MMUTLULUK

Varoluşunun amacını ve nihai sonunu merak eden insan zaman zaman derin düşüncelere dalar ve dünya üzerindeki yerini sorgular. Dünya üzerindeki varlığının etki alanına bakar ve potansiyeli üzerine düşünmeye başlar. Kimi potansiyelini gerçekleştiremediğine yanarken kimi böyle bir potansiyelin varlığına inanmamaktadır. Bütün bu düşünce yolculuğu insan kaynaklı olması sebebiyle mutluluk ile bağlantılıdır.

Peki mutluluk nedir?

Yaşama, evrene veya yaratıcıya bakış açılarının farklılığı mutluluğa yüklenen anlamı da değiştirmektedir. Böylece kimi insan için güvenli bir yaşam alanı inşa etmek mutluluk için yeterliyken kimi içsel yolculuklarının iyiye, doğruya ermesi ile mutluluğa ulaşacaklarını düşünürler. Kimi mutluluğu ararken bir başkası mutluluğun kendilerini seçeceğini düşünür.

Filozoflar,  mutluluk için ne der?

Aristotales mutluluğu erdemli olmakla ilişkilendirir. Böylece haz duymaya dayalı olmaktan ziyade mutluluğu yaşamın amacı insanın ulaşmak için çaba gösterdiği bir ruh hali olduğunu ifade eder. Böylelikle bir denge halinden bahseder. Birbirine zıt olan her iki uca meyletmek benzer zararları ifade eder. Dengede kalmak ise her iki aşırılıktan korunmaktır ve mutluluğa ulaşmadaki basamaklardandır.
Platon 3 parçadan bahseder. Akıl, arzular ve irade. Bunlar insan ruhunun parçalarıdır ve dengede durmaları ile içsel huzur sağlanır. Bu denge hali mutlulukla ilişkilidir. Bedensel hazların ötesinde manevi bir denge ve adaletle sağlanan bir sistemi işaret eder.
İbn-i Sina mutluluğu kişinin kendi potansiyeline ulaşma yolundaki çabasıyla ilişkilendirir. Kendini tanıması ve ruhunun derinliklerinde gezmesi ile gerçekleşen ruhani bir boyut olduğunu düşünür. Mutluluğu hem dünya hem de ahiret nezdinde değerlendirir. Yani insan nefsini bilmeli, bilgelik ile Allah’a yaklaşmayı amaç edinmeli. Mutluluğun kaynağı var olduğumuz yerdendir, yani geldiğimiz yerdir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi de benzer şekilde ilahi aşka yönelerek yaratıcı ile bir olma niyeti içerisinde olmanın mutlulukla ilişkisine değinmiştir.
Feriedrich Nietzsche ise mutluluğun toplumun getirdiği ahlak kuralları ile uymakla değil bireyin kendi değerlerini ve potansiyelini görmesi ve gerçekleştirmek için verdiği çaba ile ilişkilendirir. Yaşamı ve acıyı bir arada kabul ederek kucaklamak gerektiğini ifade eder.

Mutluluk tamah içermez

Farklı dönem ve kültürlerde yaşamış insanların mutluluk üzerine söyledikleri ortak şey insanın içsel gelişimi ile ilişkili olduğudur. İnsan mutluluğu da acıyı da bünyesinde barındırır ve hayat karşısındaki izlenimleri ile onları yoğurarak ortaya çıkartır. Bu noktada mutluluğun, aslında insanın kendi inşa ettiği bir durum olduğu söylenebilir.
Mutluluk nedir sorusuna insanların cevaplarının genel olarak fiziksel hazzı besleyen veya toplum tarafından hedef gösterilen konum veya maddeleri kişisel amaç olmaksızın elde etme ihtiyacı olduğu görülür. Oysaki mutluluk tamah içermez.

                                                                                                                                                                                                                   Ümidini kestiğin şeyden hürsün, tamah ettiğin şeyin ise kölesisin.
(Hikem-i Ataiyye)

 

Bu yazı, İnsanca Akademi editörlerinden Ayşenur ALTUN tarafından düzenlenmiştir.