MUTLULUK ÜZERİNE

Mutluluk nedir diye sorsak her birimiz farklı şekillerde cevaplar verebiliriz. Peki kelime anlamı olarak mutluluk nedir? Bir isteği, özlemi yerine geldiğinde duyumsanan sevinç olarak ifade edilmektedir.

Mutlu mu olunur ? Yoksa  Mutlu mu edilir?

Karşınızda hiç tanımadığınız biri var elleri torbalarla dolu otobüsü kaçmak üzere bunu fark ediyorsunuz. Tepkisiz davranmayarak otobüsün durmasını sağlıyorsunuz. Eli torbalarla dolu birey mutlu mu?

Evet, peki o otobüsü durduğunuz için siz mutlu musunuz?

Bence olmalısınız, mutluluk aslında küçük şeylerden aldığımız küçük sevinçlerdir.

İnsanlara yardım etmekte ruhsal olarak aynı sevinç tatminini verir. Bir işi gerçekleştirmek, yapabilme duygusunun verdiği hazda aynı sevinç tatminini verir.

Peki günlük yaşantımızı sürdürürken ne kadar mutluyuz?

Ne kadar gülümsüyoruz?

Teşekkür ederim, affedersiniz, çok incesiniz, gibi pozitif ifadeleri ne kadar kullanıyoruz?

Çoğu zaman belki de hiç birini yapmıyor gülmüyoruz bile. İşimizi halleden insanlara teşekkür dahi etmeden ‘zaten işi değil mi yapacak tabi’ diyerek kendi yolumuza devam ediyoruz.

Hayat Nedir?

Ne kadar kişiden kişiye değişse de doğum anımızdan ölüm anımıza kadar olan zaman diliminde yaşadığımız her şeydir.

Peki sizce hayat uzun mu?

Bence değil, hayat yeterince kısa. Mutlu olmak için küçük şeyler yeterli fakat bunu göremeyecek kadar dünya haliyle cebelleşiyoruz. Maddenin esiri olmak yerine bırakalım maddeyi araç olarak kullanarak hem mutlu olalım hem mutlu edelim.

Mutsuzluk ve mutluluk bir seçim midir?  

 

Hepimiz kimi zaman hayatın akışında beklentilerimiz karşılanmadığında mutsuz oluruz.

Mutsuzluk ise aslında bu durumu sürdürüp sürdürmememizle ilişkilidir. Sürdürdüğümüz her negatif duygu bizi ruhsal strese sürüklemekte bu o duyguları yaşamamamız anlamı taşımaz tabii yaşamamız gereken duyguları yok saymamalı kendimizi kandırmadan mevcut duyguyu kabul ederek akışımızı sürdürmeliyiz.

Mutsuzluk sadece bu akışı sürdürürken o negatif duygumuza tutunup onu hiç bırakmadığımızda karşımıza çıkıyor.

Hadi bir düşünelim, yemek yiyorsunuz kahve içiyorsunuz, hadi hazzı daha da arttıralım sevişiyorsunuz, lakin aklınızdaki o mutsuz eden düşünceyi de bırakamadınız, yaptığınız eylem sizi ne kadar tatmin edecek yediğiniz yemekten almanız gereken şifayı alır mısınız?

Bilimsel araştırmalara göre almıyorsunuz, mutsuzluk hissinin bedenimizdeki negatif etkisi fiziksel olarak da rahatsızlık yaşamamıza sebep oluyor, bu sebeple mutsuzluk her ne kadar kabul etmesek de bizim sorumluluğumuz da ve seçilebilir?

Nasıl seçilebilir ben yapamam diyenleri duyar gibiyim.

Bakmak başka bir şeydir aslında görmek çok başka, güzellik görmek işi ise daha başka.

Yalnız bir kafede oturup çay içiyorsunuz odaklandığınız şey yalnızlığınız ve eksik hissedişiniz olursa mutsuz olursunuz odaklandığınız yediğiniz yemeğin tadı çayın güzelliği, etrafınızda ki binaların yapısı ağaçların büyüklüğü çeşidi belki insanların tatlı sohbeti bile sizin tek başınalığınızı alıp götürür yerine sizi tebessüm ettirecek duygular kalır.

Kolaysa sen yap diyenleri duyar gibiyim.

Yazmak bir nevi yaşamaktır. Yaşamayan ne kadar yazabilir ki dostlar. O yüzdendir ki siz bu satırları okurken ben çoktan elmalı turtamı bitirdim bohça şeklinde olanı daha çok sevdim, kızgın Ankara yazında susuz kalan çınara selam verdim ve insanların gülüşmelerine tebessüm ettim bile.

Yaşamak nedir diye kendime her sorduğumda mutlu olduğum anlar diyorum. O yüzden yaşınız her ne olursa olsun yaşam içerisinde sizi gerçekten mutlu eden şeyleri bulabilirsiniz. Hayattan basit mutluluklar çıkararak ömrümüzü akışın kurbanı olmadan geçirebiliriz. Hala umudum var. Hepimiz bir gün çok mutlu olacağız…

 

İnsanca akademi youtube hesabında gezinerek yeni hikayeler keşfedebilirsiniz.