Dedektif Hikayeleri

Dedektif hikayeleri Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri adlı kitapla başlamıştır. Edgar Allan Poe kitabı 1841 yılında yazmıştır ve bu kitap ilk dedektif hikâye çalışması olarak kabul edilmiştir. Dedektif Hikayeleri, Buna ek olarak dedektif hikayelerinin kraliçesi olarak da Hercule Poirot karakteriyle tanınan Agatha Christie’dir. Türk edebiyatındaki ilk dedektif hikayesi yazarı ise Ahmet Mithat Efendi’dir. Yazdığı Esrar’ı Cinayat adlı eseriyle ilk yazar unvanını almıştır.

Eğer dedektif hikayelerinin Türkiye’ye ya da Osmanlı Devleti’ne nasıl geldiğini araştıracak olursak şu sonuca varırız; Sultan II. Abdülhamid dedektif kurgusunun hayranıydı. Osmanlı Devleti’nin tahtındayken binlerce dedektif hikayesini dilimize çevirtti. Böylelikle ülkemiz dedektif hikayeleriyle tanıştı. Bu yazı Türk dedektif olarak hayatımıza giren Ahmet Ümit’in Başkomiser Nevzat’ı ile Hercule Poirot’u karşılaştıracaktır.

Komiser Nevzat Ahmet Ümit’in başyapıtı olan modern Türk detektif hikayesinin karakteridir. İstanbul tüm olayların yaşandığı yerdir ve Nevzat cinayetleri çözmeye çalışır. Nevzat’ın bir de yardımcıları vardır Zeynep ve Ali adında. Polis merkezinde hep birlikte çalışırlar. Cinayeti çözerek katili bulmaya çalışırlar. Genellikle olaylar birbiri ile bağlantılı ve katilimiz aslında seri katildir.

Dedektif Hikayeleri – Nevzat Karakteri

Türk detektif hikayelerinde genellikle başlangıç hep merkezdedir. Yani polisler merkezde otururlar ve kendi aralarında konuşurlar. Sonra birden ana karakterlerimiz bir sorunla karşı karşıya gelirler ve çözmek için hemen işe koyulurlar. Karakter olarak Nevzat’ı incelersek tam bir İstanbul beyefendisi olduğunu görürüz. Balat’ta yaşamaktadır ve eski model bir Renault kullanmaktadır.

Türk erkeği olarak Osmanlı mutfağını çok sever ve klasik Türk müziklerini dinler. Yalnız, acı içinde ve sessiz biridir. Bu karakter Türk modern detektif karakterinin klişeleşmiş bir örneğidir. Örneğin bir TV karakteri olan Behzat Ç. Ve Nevzat komiser birbirlerine çok benzemektedir. İkisi de acı içindedir ve acılarını da rakı eşliğinde tazelemeyi severler. Çünkü kendi içlerinde yüzeye çıkmak için çabalayan hüzün ve acı ile yüzleşirler.

Diğer yandan Hercule Poirot Agatha Christie tarafından yaratılmış bir karakterdir. Poirot’u Agatha Christie şu şekilde tanımlar; çekilmez, iğrenç, abartılı, yorucu, benmerkezci küçük bir sürüngen. Poirot her şeyin düzenli bir şekilde yerleşmesini ister ve her yerde simetrinin olmasını ister.Dedektif Hikayeleri

Tozlu ve kirli evlerden nefret eder. Bu yüzden sürekli kendi içinde bulunduğu ortamları tercih eder. Bunların yanında olayları çözerken yöntemlere bağlı kalıyor. Bu yöntemlerde bazı metotlar kullanıyor. Bu metotlara çok değer veriyor ve olayları çözerken gri beyin hücrelerinden yararlandığını söylüyor. Ona göre her olay yapboz parçalarının doğru birleştirilmesiyle kolayca çözülebilir. Bu yüzden olayları çözerken genelde koltuğuna oturur ve düşünür. Düşünmek onun için en büyük yapboz parçasıdır.