Koku Duyusuna Değişik Bir Bakış

Bir çok öyküsü, romanı ve senaryosu bulunan Alman romancı Patrick Süskind, 46 dile çevrilen ve milyonlarca baskı yapan Koku kitabının yazarıdır. Kitap 1985 yılında basılmıştır. Kendisine Gutenberg, Faz gibi ödülleri kazandırmıştır. Koku adlı roman, bir romanın postmodern öğeleri taşıması açısından Almanya’da ciddi ölçüde yankı bulmuştur. Böylelikle yazarın övgüler almasına sebep olmuştur.

Öte yandan, birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Yine de uzun süre çok satanlar listesinde yer almıştır. Romanda genel olarak eklektik bir dil kullanan yazar, postmodern öğeleri romana ustaca yerleştirmiştir. Zincire vurulmuş Prometheus’un öykünme metaforu olan Tanrı Katili’nin kendini arayışını çok katmanlı bir şekilde dile getirmiştir.

Fantastik, polisiye, tarihi türlerini içinde barındıran roman, içerdiği yoğun tasvirlerle “koku” kavramını oldukça iyi bir şekilde betimlemiştir. Bu sayede okurları tarafından çok beğenilmiş ve sıradışı addedilmiştir. Bu etkileyici betimlemeler sayesinde roman, sinemaya en başarılı şekilde uyarlanacaklar listesinde yer almıştır. Stanley Kubrick, Tim Burton ve Peter Jackson gibi yönetmenlerin dikkatini çekmiştir. Üstelik Süskind’in romanının gerçeküstü öğelerle kaplı olması ve birbirine çelişkili gibi gözüken durumları içermesi nedeniyle birçok yönetmen bu romanın filme uyarlanmasının imkansız olduğunu dile getirmesine rağmen. Ancak yine de 2006 yılında Tom Tykwer tarafından bu zor film sinemada seyircisiyle buluşmuştur.

Dört Bölümlük Bir Çoşku

Her şeyden önce roman, Paris’in en kötü kokan ve pislik içindeki bir pazar yerinde başlar. Fransızca’da adının anlamı kurbağa olan  Grenouille’in doğumu ilk sahnelerdir. Sonrasında Grenouille’in yaşadığı dönemdeki duygusuzluklar, nefret, sınıf çıkarları, bireyselleşme olgularının bol olduğu bir ortam anlatılmaktadır. İlerleyen sayfalarda Grenouille’nin aşağılandığı bir çocukluk ve ergenlik geçirmesine tanıklık ederiz. Buna rağmen Grenouille hislerini koku alma duyusuna odaklar ve kendi yalnızlığının anahtarını keşfeder.

Grenouille, burada şimdiye kadar elde ettiği tüm kokuları hayal ederek yaşar. Yaşamının en dramatik anını keşfeder. İçsel olarak korkunç bir duyguyu da fark eder. Grenouill kendisini birçok kez koklamasına karşın kokusunun olmadığını anlar. Koku, onun için bir aidiyet, kendini ifade etme biçimiyken kendisinde bulunmaması onu daha derin bir yalnızlığa ve nefrete sürükler.

Artık kendisine dair çok daha ulvi bir amacı olmuştur Grenouille’ in. Madame Amulfi ve sevgilisi için bir koku ustası olarak çalışmaya başlar. Tarifsiz kokuları nasıl elde edeceğine dair yeni yöntemler keşfeder. Ancak içini kıpır kıpır yapan bir his onun için hep var olur. Kızıl Saçlı kadınlara ve kokularına duyduğu aşk.

En son kurbanı olan Laure çok fazla büyüler. Grenouille sabırsızlık ve sabır arasında şimdiye kadar öğrendiği insanlara ait kokunun nasıl hapsedileceği ve bir parfüme dönüştürüleceği bilgisi için beklemeye başlar. Bu bekleme sırasında pek çok kızıl saçlı kadının kokusunu onları çırılçıplak soyarak çalar. Sonrasında parfüm şişelerine hapseder.

En sonunda son kurbanı Laure’ in kokusunu çalar. Bu koku onun için olmuş olabilecek yeryüzündeki tüm kokulardan daha etkileyicidir. Ve bu daha ihtişamlı kokunun elde edilmesi için gerekli olan son halka olur. Sonunda, iktidarının sembolü olarak onu da öldürür.

Koku Kitabı Çarpıcı Son Bölüm

Kentteki işlenen kızıl saçlı genç kadın cinayetleri ile başlayan huzursuzluk fazla sürmez. Ve Grenouille katil olarak yakalanır. Kent halkı onun biran önce infazını ister. Ama infaz günü halkın karşısına çıktığında şimdiye kadar ürettiği parfümlerin karışımını gizlice üzerlerine boca eder. Böylece ondan nefret eden ve infazı için çığlık atan tüm insanları büyük bir sevgi kaplar. Ve kimse katil olduğuna inanmaz. Ancak Grenouille, kendisini infazdan kurtaran bu andan hiç haz duymaz. Çünkü onu tatmin eden tek duygu nefrettir. Artık tek amacı vardır. O da bir peygamber gibi tüm dünyayı o eşsiz koku ile büyülemek.

Bir Gerçeküstücülük ve Realist Söylem Şaheseri

Süskind, bu roman içinde kullandığı tarihsel gerçeklik, mekan tasvirlerindeki vurgular ve koku, yol, doğa gibi detaylarla realist bir yaklaşım çizer. Sonrasında, tüm dünyayı etkisi altına alan güçte bir  parfüm ve Grenouille’in  kokusuz olması gibi “gerçeküstü” öğelerle çok değişik bir çatı oluşturur.

Ve nihayetinde tanrı katil imajıyla okura, sevgiden çok nefretle beslenen, kurbanlarını tanrısal güce ulaşmak için öldürmekten çekinmeyen, zekasıyla birçok insanı alt eden bir olağan dışı bir kahraman yaratır.

Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Simge Güney tarafından düzenlenmiştir.

Benzer içerikler için YouTube sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.