ROSENHAN DENEYİ VE DELİLİK

Delilik ve Zihinsel Engelli Bireyler:

Delirmek, bir insanın akıl ve ruh sağlığını yitirmesi sonucu yaptığı değişik hareketler olarak tanımlanabilir. İnsanın en akıllı organlarından birisi olan beynin görevini yapamaması ve vücudun kontrolünü kaybetmesi olarak da bilinen bir tür zihinsel rahatsızlıktır. Rosenhan Deneyi

İnsan öyle güzel yaratılmıştır ki, vücudumuzun ve yahut organlarımızın ne amaçla var olduğunu öğrendiğimizde eminim insan anatomisinin ne kadar da harika bir düzen içerisinde yaratıldığını görebiliriz. İşte yaşamımızı kolaylaştıran, düşünmemizi ve hayatımızı planlı yaşamamızı sağlayan insan anatomisindeki en önemli organımızın işlevlerini yapamaması sonucu ortaya çıkan bu rahatsızlık, insanın beklenmedik şekilde garip hareketler yapmasına, yaşamını yardım almadan devam ettirememesine ve diğer insanlar tarafından anlaşılmamasına neden olur. Rosenhan Deneyi

Bilimsel açıdan sosyal bir canlı olan İnsan, beyin denen organın işlevini yitirmesi sonucu toplum içerisinde engelli, zihinsel engelli ve yahut kaba tabir ile deli olarak adlandırılır. Bu kişiler toplumdan soyutlanarak ruh ve sinir hastalıkları ile ilgilenen sağlık merkezlerinde tedavi altına alınır ve topluma kazandırılmaya çalışılır. Buradaki tedavi bazı kurumlarca kısa bir tedavi süreci içerisinde yapılırken, bazı kurumlarca da uzun bir süreç içerisinde yapılabilir.

 

Rosenhan Deneyi:

Bu deney bir insanın hasta mı yoksa normal mi olduğunu anlayabilmek suretiyle Dr. David L. Rosenhan tarafından yapılmıştır. Deneyin amacı hasta kişilere konulan tanının doğruluğunu ölçmektir. Bu deney yapıldıktan sonra psikoloji biliminde psikiyatrik tanının ne kadar önemli olduğunu da göstermiştir. Ayrıca 1973 yılında Science adlı bir dergide de yayımlanmıştır. Rosenhan Deneyi

Deney iki bölüm olarak gerçekleştirilmiştir. İlk bölüm Dr. Rosenhan ve ortaklarının hasta rolüne girerek kendilerini kliniklere kabul ettirmesiyle başlar. Dr. Rosenhan ve ortakları farklı psikolojik rahatsızlıkları bahane ederek girmiş olduğu klinikte bir zaman sonra deney gereği normal davranmaya başlar. Bu süreçte görevlilere iyi olduklarını söyleseler de klinik görevlileri sahte hastaları ciddiye almaz ve onlara antipsikotik ilaçlarını almaları doğrultusunda salıverileceklerini söyler. Sahte hastalar o klinikte tam on dokuz gün kaldıktan sonra içlerinden birine hafif şizofreni tanısı koyulur ve diğerleri serbest kalır.

Deneyin birinci kısmı medyada büyük yankı uyandırdıktan sonra bir klinik Dr. Rosenhan ile iletişime geçerek sahte hastaları kendi kliniklerine göndermesini ister ve gönderilen hastaların diğer gerçek hastalardan ayırt edebileceği konusunda güvence verir. Dr. Rosenhan ise söz konusu olan kliniğin teklifini kabul eder ve böylece deneyin ikinci kısmı başlar.

Deneyin ikinci kısmında, sahte hastaların gönderileceği klinikteki çalışanlar, o hafta içerisinde yüz doksan üç hastadan kırk bir kişiye sahte hasta tanısı koyar. Ancak deneyin tuhaf olan kısmı Dr. Rosenhan’ın bahsi geçen kliniğe hiç sahte hasta göndermemiş olmasıdır.

Deney sonucunda kliniklerin gerçek hasta ile sahte hasta arasındaki farkı anlayamadığı ortaya çıkmış ve bu deney Psikoloji tarihine altın harflerle kazınmıştır.