Müziğin Etkisi ve Ruha Fısıldayan Melodiler

Müziğin Etkisi ve Ruha Fısıldayan Melodiler

Toplumumuz eminim ki ruhen olarak kendilerini çok bunalmış hissediyordur. Yaşanılan pandemi süreci, virüs, yanlış olduğunu kısmen kabul ettiğimiz yöntemler ve bizleri psikolojik olarak zayıf düşüren dört duvar arasına sıkışma hissiyle beraber insan olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte keyif almak için elimizden film izlemek, ev içerisinde farklı aktiviteler yapmak, sosyal medya gibi ortamlarda gezmek gibi keyifli vakit geçirmemizi sağlayan olanaklar olsa da ruhun dargınlığını yapılan herhangi bir aktivite ile geçirmek neredeyse imkânsız gibi duruyor.

Ruhumuzdaki bu boşluk eve hapsolmuş iken, eski özgürlüğümüze kavuşana kadar geçmeyecek gibi dursa da aslına bakıldığında öyle değildir. Bu ruhani boşluğu Alman müzisyen Felix Mendelssohn Bartholdy’inde dediği gibi müzik dinleyerek ortadan kaldırabiliriz.

Müzik, birkaç farklı melodi ve sözün birleşimiyle oluşan, insan toplumunun duygu ve düşüncelerini geniş kitlelere aktarabildiği sanatsal bir formdur. Müzik dinlemek genel anlamda ani duygu değişimi yaratabildiği gibi ruhu da derin anlamda besleme özelliğine sahiptir.

William Shakespeare’e göre ise müzik aşkın en büyük gıdasıdır. Müzik aşkı besteler diyerek müziğin farklı bir etkisini savunan yazar ve aynı zamanda şair olan William, yazmış olduğu Romeo ve Juliet’te de bize müziğin farklı bir etkisini göstermiştir.

Müziğin ruhun ve aşkın gıdası olmasının yanı sıra, insanların ortak bir dili olarak da görülmektedir. Müziğin bu derin anlamını ise Amerikalı Şair Henry Wadsvorth Longfellow şu sözle ifade eder; “Müzik insanlığın ortak dilidir.”

Amerikalı şair söylediği bu söz ile birlikte müziğin evrensel olduğunu ve bölünemez olduğunu da savunmuştur. Ancak insanlar her şeyi ayrıştırdığı gibi müziği de ayrıştırmaktan geri kalmamıştır…

Müziğin İnsan Üzerindeki Etkisi:

Müziğin insan toplumu üzerindeki bir diğer etkisi ise insana yaşadığını hissettirmesi ve bir kalbinin var olduğunu hatırlatmasıdır. İnsanlar yaşadığı süre boyunca öyle dokunaklı duyguları kalbinde hisseder ki, an gelir ölmeyi bile düşünür. Hayat en büyük darbeyi en beklenmedik zamanda vurur ve bazen kişinin pes etmesine neden olur. Böyle zamanlarda kişi kendini köşeye sıkışmış hisseder. Kendini karanlığın içerisinde yalnız ve amaçsız bulur. Hatta o karanlıkta o kadar sıradanlaşır ki, yaşadığını dahi unutabilir insan.

Böyle zamanlar da müzik, insanoğlunun geçmişte yaşadığı ve kalbinin derinliklerine demir atmış duyguları ortaya çıkarabilir. Mesela ailesini bir kazada kaybetmiş ve hayatta tek başına kalmış birisinin amaçsızca akan zaman içerisinde kaybolduğuna şahit olabiliriz. Bu tür bir kayıp yaşayan kişinin yalnızlaşmasını da normal karşılayabiliriz. Ancak öyle bir zaman gelir ki, kalbi hüzünlenmekten nasır tutan ve yaşadığı acıya alışan bu kişi, dinlediği bir müzik ile tekrar geçmişine inebilir. Nasırlaşan kalbi tekrardan atabilir ve mutlu ya da mutsuz olduğu anılar düşüncelerinin kıyısına çarpabilir…

İşte müzik insan denilen bu varlığın üzerinde bu denli büyük bir etkiye sahiptir. İnsanı içerisinde barındırdığı duyguya göre eğlendiren, hüzünlendiren, heyecanlandıran, kısacası yaşadığını hissettirebilen büyülü bir sanattır, müzik…

 

http://207.154.194.140/category/sanat/