Newton  Hipotetik-Dedüktif ve Düşünme Eylemi Üzerine

Newton  Hipotetik-Dedüktif ve Düşünme Eylemi Üzerine

Hipotetik Dedüktif

Hipotetik dedüktif veya varsayımsal-tümdengelim, tümdengelimin yöntemini kullanan bilimin her sıkışması yeni bir düşünme sistemini beraberinde getirir. Tümdengelim, bilim ve felsefede en popüler düşünce metotlarından biridir. Benim tanımımla tümdengelim, bilginin oluşumunda kullandığımız bir elek gibidir. Bunun yanında bütünsel veri gruplarını analiz etmek için bu yöntemi kullanırız. Ayrıca bu yöntemi, verilerin bilgiye dönüşmesi olarak tanımlarız. Newton fizik ve felsefe üzerine yaptığı çalışmalarda Dedüktif düşünme biçimine hipotetik bir bakış açısı getirmiştir.

 

Bu bakış açısı özellikle fizik düşünme yöntemleri için yeni bir milat olarak karşımıza çıkıyor. Durumlar üzerinden devam eden düşünme yöntemine hayal gücü katmak olarak düşünüyorum bu durumu. Bilimin günümüzdeki halini almasında çok önemli bir yeri olan varsayımla beraber düşünmeye yeni bir eylem varsayım üretmek daha değerli bir hal almıştır. Varsayımların üretilmesi ve yanlışlanmaya çalışması ile başladı bu yeni düşünce metodu. Bununla birlikte, bilimin çığır açacak yeni evren görüşlerine izin vermesini sağlayacak tezler öne sürmesine ve günümüzde hâlâ çok önemli olan ve Newton’u dünya tarihini değiştiren 100 kişi listesinde zirveye kadar götüren bir sürecin başlatıcı olmuştur.

 

Düşünmek, bilgiye giden yolun aydınlatıcısıdır. Ancak düşünme metotları bu yolda kullandığımız araçlardır. Yeni düşünme metotları kimi zaman bu yolda ki engelleri kaldırmamıza yardım ederler. Kimi zaman çok uzak görünen mesafeleri çok hızlı şekilde aşmamıza yardım ederler. Tümdengelim düşünme metodunu ilk söyleyen Aristoteles bilimin gelişmesinde yeni bir çağ başlatmıştır. Aslında düşünme eylemine bilgi yolu her açıldığında bilim yeni dönemlere girmiştir.

Newton ve Elması

Newton’u ve birçok bilim insanını mitleşmiş hikâyelerden tanıyorsunuzdur. Newton elmanın kafasına düşmesi üzerine yerçekimini buldu söylemi oldukça abestir. Fakat şunu bilmeliyiz ki daha önemlisi değersizdir. Bunu söylememde ki sebeplerden en önemlisi aslında Aristoteles’e kadar olan tarihi bir köprüye dayanıyor. Biz bugün 1000 yıldan fazla bir süre boyunca insanların birçok alanda bildiği her bilgi sisteminin başlatıcısı olan, Aristo’nun söylediği şeylerin tamamına yakınını bugün kabul etmiyoruz. Bugün doğru bildiğimiz Einstein ve Planck ile başlayan modern fizik çağının külliyatının gelecekte tamamen bambaşka bir yöne kayma ihtimali var. Aristoteles’i bu kadar değerli yapan nedir? Söyledikleri her ne kadar yanlışlanmış da olsa hiçbir zaman yanlışlanamayacak olan ve insanlık tarihinde ki en büyük buluşlardan biri olarak gördüğüm düşünme sistemidir.

 

İnsanlar ve bilgiler yanlışlanabilir. Bundan dolayı, bilimcilerin yapması gereken bilgileri değil, düşünme sistemini taklit etmek olmalıdır. Bilim için en tehlikeli nokta odur ki bilgi kutsallaşır. Başka bir deyişle, o gün tarih durur bilimde gerileme başlar. Bunun tarihte en belirgin örneği orta çağ Avrupa’sında Aristo fiziğinin kesin ve net olarak kutsallaşmasıdır.

Newton’un fiziğinin kuramını Einstein geliştirdi. Aslında o da Newton gibi düşünüyordu. Newton’u bence bu kadar büyük bir filozof yapan bulduğu bilgilerin genişlemesini sağlayan yöntemin de kaşifi olması. Bilim günden güne yeni bir hal alacak. Düşünme sistemimiz genişleyerek büyüyecek. Ben bilginin kutsal olduğu fikrine katılmıyorum. Kutsal olan bilgiye giden yolu aydınlatan akıl. Ve o yolda ki yeni araçlar olan düşünme metodolojileridir. Bilmek için değil düşünmek için bilim…

 

Diğer bilim yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/bilim/

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!

Muhammet Furkan Dolgun
İstanbul Üniversitesi Fizik bölümünde okuyan, okumayı, yazmayı ve felsefeyi seven bir gezgin.