Bir Terapist Şakası 

  • Danışan: Bir kural var mı?
  • Terapist: Kural derken…
  • Danışan: Yani başlamadan önce bilmem gereken bir şey var mı ?
  • Terapist: Imm… Yok aslında. Daha çok size bağlı
  • Danışan: Doğru… Ben müşteriyim.
  • Terapist: Bizim meslekte müşteri her zaman haksızdır deriz.
  • Danışan: … ?!
  • Terapist: Sadece terapist şakası.

“In Treatment” dizisinin 1. Sezon 2. Bölümünün ilk dakikalarında görebileceğiniz bu diyalog terapist ile danışanı arasında geçmektedir. Hemen hemen her toplumda müşterinin daima haklı olduğu vurgulanırken, ayrıca ruh sağlığı alanında böyle bir şakanın doğmuş olması ve kullanılıyor olması biraz eğlenceli, biraz düşündürücü fazlaca da yerinde bir şakadır diyebiliriz. Peki böyle bir şaka neye dayanıyor ? Başta sevgili Freud’un ortaya koyduğu psikanalitik kuram olmak üzere ruh sağlığı alanının vaz geçilmez kavramlarından biri olan savunma mekanizmalarının varlığı aslında bu şakanın vurgulamak istediği en önemli noktalardan da biridir.

Savunma mekanizması da nedir?

Öncelikle; Freud’un psikanaliz teorisinde yer alan savunma mekanizmaları bireyin öz imajını korumak için gerçekleri bilinçsiz bir şekilde manipüle etme, çarpıtma ya da yadsıma olarak tanımlanıyor. Günlük yaşamımızda isimlerini bilmesek bile her birimizin hayatın birçok alanında kullandığı çeşitli savunma mekanizmaları vardır. Ayrıca bunlara birkaç örnek verecek olursak; hoşlanmadığımız bir durumu daha kabul edilebilir bir hale sokmak için mantıklı açıklamalar getirmemiz; böylece yaşadığımız olumsuz olayları unutmak istediğimiz zaman konuşmaktan ve düşünmekten kaçıp üstünü örtmeye çalışmamız; karşımızdaki kişinin hoşumuza gitmeyen davranışlarını söylerken aslında bu davranışların farklı şekillerde bizde var olması gibi örnekleri gösterebiliriz.

Bir ruh sağlığı hizmeti alanında çalışan kişilerin ise bu savunma mekanizmalarını hemen hemen her seansta her danışanında gözlemlemesi kaçınılmaz bir durumdur.  Bundan dolayı bu şaka bize ruh sağlığı alanında hizmet veren psikiyatri, psikolog ve psikolojik danışmana gelen kişilerin kendi duygu, düşünce ve hislerini bir şekilde bastırdığını anlatmaktadır. Bununla birlikte, gerçeği manipüle ettiğini anlatmaktadır. Ya da daha akla uygun açıklamalar getirmek için olayları mantığa dayandırmaya çalıştığını; yani asıl gerçek olayı, duygu ve düşüncelerini yansıtmadığını anlatmaktadır.

Bölümün sonlarına doğru terapist ve danışan…

Bölümün tamamı danışan ve terapist arasında geçiyor. Ayrıca ilerleyen dakikalarda danışanın geçmişte yaşamış olduğu travmatik bir olayı aslında nasıl mantığa büründürdüğünü; yani yaşanan olay hakkında üzüntü duymadığını dile getirirken bir yandan da bastırılmış suçluluk duygusunun danışanı nasıl yiyip bitirdiği gözlemleniyor. Öyle ki kendi kendisini ölüm noktasına getirdiği terapist tarafından gözlemleniyor.

Bahsettiğim bu dizide 25 dakika süren bu bölümü izlemenizi tavsiye ederim. Eğer siz olsanız nasıl yaklaşırdınız? Sizce gelen danışan sadece kendisini çok yorduğu için fiziki olarak mi bir sorun yaşıyor?  Yoksa özellikle geçmişte yaşamış olduğu olayın kalıntılarından dolayı psikolojik olarak mı bir sorun yaşıyor?  Ya da danışan ifade ettiği gibi yaşanan olaydan dolayı üzüntü duymuyor. Ve içi rahat mı ya da dile getirmediği, terapistinden sakladığı bir suçluluk duygusu kendisini yiyip bitiriyor mu?

 

Kaynakça

Schacter, Daniel L. (2011). Psychology Second Edition. 41 Madison Avenue, New York, NY 10010: Worth Publishers. pp. 482–483ISBN 978-1-4292-3719-2.