Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Poetikası

Eyüboğlu’nun şiir ve edebiyat tutkusu aileden gelen bir özellik olarak düşünülebilir. Batı edebiyatının, kültürünün tanındığı ve Fransızcadan çeviriler yapılan bir evde büyümüştür. Fakat Bedri Rahmi’nin içindeki edebiyat tutkusunun oluşumunun asıl sebebi annesidir. Annesinden dinlediği türküler, masallar, ninniler ve ilahilerle edebiyat dünyası zenginleşmiştir. Başka bir deyişle bu ninniler, türküler, masallar onun poetikasının temellerini atmıştır. Pir Sultan, Karacaoğlan ve Yunus Emre gibi değerleri yine annesinden öğrenmiştir.    poetikası

Şiirlerinde sürekli olarak halk kültüründen faydalanır. Halk kültüründen faydalanmak onun için ekmekten sudan faydalanmak gibi doğal bir şeydir. Ayrıca Bedri Rahmi Anadolu kültürünü ve halk şiirlerini kendi şiirlerinden daha üstün sayar.

Bedri Rahmi’ye göre şairler; insanların duydukları, gördükleri kısaca tüm duyularıyla algılayabildikleri fakat aktaramadıkları şeyleri tüm çıplaklığıyla gösterebilen insanlardır. Şiirin de yoğun ve etkili bir tür olduğunu düşünür; az sözle çok şey söylenebileceği düşüncesindedir. Bedri Rahmi’ye göre güzel şiir; az sözle çok şey söyleyebilen, geniş halk kitlelerine hitap eden ve başka bir dile çevrilemeyen şiirdir. Ayrıca Bedri Rahmi’ye göre şair ancak anadilinde şiir yazabilir, sonradan öğrendiği bir dille şiir yazamaz.

 

Cemal Süreya’nın Poetikası

Edebiyata olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Cemal Süreya annesinden dinlediği hikayelerle ve evde anlatılan cenk hikâyeleriyle, dini hikâyelerle büyümüştür. Çocukluğunun böyle bir ortamda geçmesi ondaki şairlik yeteneğini beslemiştir. İlkokul üçüncü sınıftan sonra ise daha çok macera kitapları okumaya başlamıştır. Ortaokul yıllarında okuduğu Dostoyevski ona farklı bir ufuk açmıştır. Lise yıllarındayken ilk aşkı (ilk eşi) Seniha’ya şiirler yazmış ve bu yüzden kendisine ‘’şair, âşık’’ gibi adlar verilmiştir. Lise yıllarında edebiyata olan ilgisi iyice artmış ve kendi kendine eski yazıyı öğrenerek eski edebiyata araştırmacı bir gözle bakmaya başlamıştır. Bu dönemde Ahmet Muhip Dıranas’ın ‘’kar’’ şiirinden oldukça etkilenmiş ve hatta ezberlemeleri için arkadaşlarının defterlerine yazmıştır.

Cemal Süreya, şiirde daha çok kelimeye önem verir. Ona göre şiirin temeli kelimedir ve kelimeleri zorlayan bir şiir anlayışı vardır. Hayal gücünü kullanarak kelimeleri farklı şekillerde kullanır ve şiirde sapmalara gider.  Halk sözleri ve deyimler ise ona göre çağrışıma açık değildir. Ona göre şiirde halk kültüründen yararlanmak eseri zayıflatır. Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi halk kültüründen yararlanan isimleri de eleştirmiştir.

Sonuç:

İki şaire de baktığımızda ortak noktaları olan edebiyat sevgisinin; aileleriyle, özellikle de anneleri sayesinde başladığını ssöylemek mümkündür. Cemal Süreya her ne kadar şiirde halk kültüründen yararlanılmaması gerektiğini ve halk kültürünün şiiri zayıflattığını söylese de onun da edebiyat anlayışının temelinde halk kültürü vardır. O da tıpkı Bedri Rahmi gibi annesinden masallar ve halk hikâyeleri dinlemiştir. Baktığımızda Cemal Süreya, şiirlerde kelimeleri oldukça zorlar yeni ve farklı kullanımlara gider ve onun şiirinde yaratıcılık ön plandadır. Bedri Rahmi ise şiirlerinde çoğunlukla halk kültüründen yararlanır. Kelimeleri zorlamaz, az sözle çok şey anlatmaya çalışır. İkisinin de şiirde önem verdiği şey sözcüklerdir ki zaten şiirin temelini oluşturan şey de sözcüklerdir. Fakat ikisinin sözcüklere bakış şekli çok farklıdır.

Bedri Rahmi şiirde sözcüğün az ve öz kullanılmasından yanayken; Cemal Süreya şiirde sözcüğü zorlamaktan ve farklı çağrışımlarla süslemekten yanadır. Bedri Rahmi kendine halk kültürünü rehber edinip şiirlerini halk kültürünün sınırlarında yazarken; Cemal Süreya, kendinde halk edebiyatını, divan edebiyatını ve Batı edebiyatını harmanlayarak yeni ve farklı bir şiir arayışında olmuştur. Şairlerin karakterlerinin de şiir anlayışlarında etkili olduğunu söylemek mümkündür. Aynı zamanda ressam olan Bedri Rahmi’nin şiirleri Cemal Sürey’nın şiirlerine göre daha renkli ve canlıdır. Cemal Süreya ise hayatı boyunca sıkıntılar çekip ailesinden uzak, yalnız büyümüştür. Hayatındaki bu zorluk ve çetrefil şiirlerine sirayet etmiş demek mümkündür.

 

KAYNAKÇA:

 

Bu yazı, İnsanca Akademi Editör Ekibi’nden Dilan Deniz Emeksiz tarafından düzenlenmiştir.