Babil Kulesi

Eski çağlarda yaşamış insanların belki de en çılgın fikirleri arasında yerini alan yapıtlardan biri de ‘Babil Kulesi’dir. Sümerliler, inançlarında yükseklere taparlar ve yer ile göğü bağlayan kutsal ağacın varlığına inanırlardı. Bu yüzdendir ki zamanımızdan hemen hemen 5.000 yıl kadar önce Dünya’nın 7 harikası içerisinde bulunan Babil’in Asma Bahçeleri’nin içerisinde Tanrı Marduk adına yapmıştır.

Babil Kulesi Nasıldı?

Babil kulesinin birçok adı vardır fakat en bilinenleri “Tanrı’nın kapısı, Tanrıdağı” dır. Kule ilk olarak 90 metre genişliğinde – 90 metre yüksekliğinde inşa edilmiştir. 7 kattan oluşan bu yapıtın katları şunları sembolize eder:

  1.       Kat: Taşı (33m)
  2. ve Kat: Ateşi (18m)
  3.       Kat: Bitkileri (6m)
  4.       Kat: Hayvanları (6m)
  5. ve Kat: İnsanları (6m)
  6.       Kat: Gökyüzünü (6m)
  7.       Kat: Melekleri (15m)

Bir insanın bu katları öğrendikten sonra basamakları sırayla çıkıp son katta Marduk(Babil Tanrısı)’a ulaşabileceğini düşünürlerdi. İnançlarına göre Marduk, yalnızca bu katta insanlara görünür; fakat sıradan ölümlüler buna dayanamaz. Bu nedenle bu kata sadece rahipler çıkabilirdi. Normal halk ise birinci kata kadar çıkabilirdi.

Kutsal kitaplarda ve dini kaynaklarda da geçen Babil kulesi için bazı rivayetler vardır. Tevrat’ta da geçen bir olaya benzerlik gösteren rivayete göre olay Babil’de değil Hz. Musa’nın yaşadığı dönemde Mısır’da yaşanmıştır. Firavun Haman’ın kendisi için kilden bir kule inşa ettirip, bu kuleden Musa’nın tanrısına bakabileceğini söyler. Bu yüzden de bu kuleyi inşa ettirir. Babil’den Yakut el-Hamavi’nin ve Lisan el-Arab’ da bahseder. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de ve çeşitli İslami kaynaklarda da rivayetler mevcuttur. Öykülerin en çok inanılanıysa;  Tanrı’ya ulaşmak için kilden bir kule inşa edilir. Kulenin olduğu yere sonradan Babil denilecektir. Tanrıya hiç kimse ulaşamaz ve bir afet olur. O zamana kadar aynı lisanı konuşan insanlar kuvvetli bir rüzgarın önüne katılarak bir noktada toplanır. Kule yıkılır ve insanlara 72 farklı lisan dağıtılır. Daha sonra insanlar, tekrar kuvvetli bir rüzgar ile farklı yerlere dağıtılırlar. Yalnızca Hud’un kendi dilini (İbranice) konuşmasına izin verilmiştir. Çünkü Hud bu kulenin inşasına katılmamıştır.

Son olarak Babil kulesini efsanevi yapanın rivayetlerinin çokluğu mu; yoksa gerçekten Tanrı’nın ulaşılabilir olduğuna inananların olması mı bilinmez. Fakat kule, yalnızca anlatımda kalan, ressamların çizimleriyle sırlanan, günümüze kadar gelememiş bir yapıt olarak kalmıştır.

 

Bu yazı, İnsanca Akademi Editör Ekibi’nden Dilan Deniz Emeksiz tarafından düzenlenmiştir.