domino

Anarşinin Yalın Hali Distopya

Distopya Yunanca kökenli bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzerine birçok film, kitap ve senaryo üzerine atıfta bulunulan bu kavram etimolojisi Yunancadır.  Bununla birlikte ‘’dys/dis ‘’ zararlı, bitkin, ‘’ou’’ yok ve ‘’ütopya’’ olmayan yer anlamı taşımaktadır. Ütopik toplumların antitezi olarak ileri sürülen distopya, ilk kez John Stuart Mill tarafından ortaya atılmıştır. Zihinsel gerçekliğin simülasyon argümanlarla harmanlandığı bu distopik fenomen; insanoğlunun en kapsamlı düşüncelerini kendine en yakın dünyayı inşa etmiştir. Aynı zamanda tasarladığı anarşinin, otoritenin ve totaliter yönetim biçiminin yürütüldüğü kurgusal yer olarak tasvir edebiliriz. Domino.

Otoritenin bireysel özgürlüğün kapılarını ardına kadar kapadığı ve totaliter yönetim biçiminin kurgusal zihinler üzerinde şekillenmiştir. Fenomenin temellerini ise yıkım eşittir anarşi modeli üstlenmektedir. Başka bir deyişle bu anarşi totem modeli insanoğlunun en karanlık düşüncelerini açığa çıkarır. Yıkımın ve kaosun ete kemiğe bürünmüş halini meydana getirir.  Ütopik toplumların heterojen karşılığı olarak görülen distopya, yönetimi elinde bulunduran devletlerin hammaddesi pesimizm üzerine kurgulanmıştır. Nitekim pesimizmin anarşi eylemleri toplumsal refah maksimizasyonunu minimize ederek mutlak karanlığın hâkim olduğu ve inançların yok edildiği soyut bir dünyayı insanoğluna sunmaktadır. Bunun dışında distopya gezegeninin var olmayan bu soyut karanlık düşüncelerin geniş kitlelere ulaştığı pek çok eser günümüzde bulunmaktadır. George Orwell 1984, Zamana Karşı, Inception, The Hunger Games bu eserlerden yalnızca birkaçıdır.

 

Ütopya Gezegeni Simülasyonu

Ütopya mükemmeli yakalayan ve kurgusal senaryolar üzerine gerçekleşmesi mümkün olmayan ideal toplum anlayışını simgelemektedir. Kelimenin etimolojisi yunanca ‘’ou’’ yok/olmayan ve mükemmel olan ‘’eu’’ toprak/yer/ ulus anlamına gelmektedir.  Mükemmeli kendine amaç edinen ideal toplumların öngörülerine temsilen ütopya kavramı topluma dayalı tabi normlara nazaran soyut doğruluk, eşitlik, adalet ve hümanizma ilkelerine dayalı olarak ifade edilmektedir. İlk kez Thomas More tarafından ortaya atılan bu zihinsel ideoloji rejimi içerisinde çatlaklar meydana gelen, yozlaşmış toplumlara karşı popülist ve ütopik komünizm devlet modelini savunmuştur.

Hiyerarşinin toplumsal sınıf ve model örgüsü içerisinde sıkışması yozlaşmış toplumların gerilimi arttırmaktadır. Zamanla artan bu gerilimler toplumsal düzenin temellerini zedeleyerek refah ve ideal devletten uzak bir tutum yaratmaktadır. Ütopik rejim bu baskılayıcı normların aksine eşitlikçi, liberal, sosyalist devlet anlayışını tasarlamaktadır. Bu tasarı ile işçi, yöneticiler, ast/üst gibi karmaşık hiyerarşi tabakaları ortadan kaldırarak daha demokratik ve temelleri sağlam bir toplum inşa etmektedir. Her ne kadar kulağa hoş gelse de bu ütopik toplum anlayışı maalesef var olması oldukça uzak bir gezegende zihinsel bir simülasyon şeklini almaktan öteye gidememiştir. Rasyonel olarak bu kavramın içinde yarattığı radikal düzen zihinsel bir simülasyon şeklini alarak yalıtkan bir hal almıştır. Günümüz modern toplumlarında ise bu kavram çeşitli film, senaryo ve eserlere konu alarak insanlığa yakın ama bir o kadar uzak olan düşüncenin kıvılcımlarını oluşturmaktadır. Into The Wild, Man From Earth ve The Truman Show bu eserlerin günümüze uyarlanan ütopik zihinsel tasarımın en etkin başyapıtları arasında yerini almaktadır.

 

Domino Etkisi

Günlük hayatımızda eylemlerimizin olumlu, olumsuz etkileri yaşamamızın kontrolünü etkisi altına aldığı tartışılmaz bir gerçektir. Yoğun iş temposu, metrodaki kalabalık, bitmek bilmeyen trafik ve çoğu durum olayların akışına bizi kaptırmaktadır. Öte yandan bu olaylar içinde rutin hayatımızı rayından çıkararak rotamızı farklı senaryolara çeviren eylemler… Yaşadığımız yaşayacağımız her şey pek çok senaryoda kaderin ritmine kapılarak kısır bir döngü haline gelir. Ancak olayların akışı kimi zaman küçücük bir etkinin kıvılcımı ile yer değiştirmektedir. Etki ya da etkilenmekten nasibini almış bu olaylar silsilesi etimolojisi domino etkisi ile harmanlanarak etkenin hammaddesi ya da uyarıcısı halini alabilmektedir. O zaman diyebiliriz ki; etki eşittir eylemler domino etkisinin sistematik olaylar örgüsüne tüm benliği ile bizi davet etmektedir.

 

Peki Nedir Bu Domino Etkisi?

Bir olayın başka bir olaylar zincirini tetiklemesi sonucu oluşan reaksiyonlar domino etkisini meydana getirmektedir. Teoride baktığımızda evrende pek çok olay ilk kıvılcımlarının fitilini ateşleyerek tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Örneğin Amazonlarda kanat çırpan bir kelebeğin başka bir yerde kasırga meydana getirmesi olarak nitelendirebiliriz. Bu hipoteze dayalı olarak birçok düşünür bu olaylar silsilesinde yerini almaktadır. Thomas Edison’un ampulün icadıyla başlayan serüvenimizin kahraman fikir üstatları Albert Einstein’ın atomun çekirdeğini keşfetmesidir. Bunun yanında Newton’un yerçekimini bir elma sayesinde keşfetmesi bu domino etkisinin zincirleme reaksiyonlarını harekete geçirmiştir.

Domino etkisini tarihe dayalı başka bir etken üzerinden ele alırsak; serüvenimizi Kennedy uzay aracı fırlatma rampasının asıl yakıt tankının her iki yanında büyük füzelerin yer alması ile ilişkilendirebiliriz. Roket güçlendiricileri olarak adlandırdığımız bu füzelerin genişliği 5 feet yani 152,4 cm’dir. Utah’taki Tiiokol şirketleri tarafından üretilen bu roket güçlendiricileri mühendisler 5 feetten daha geniş yapamamışlardır. Çünkü roket güçlendiricilerin fırlatma serüveninde geçen sürede füzelerin trenle gönderilmesi roket güçlendiricilerin geniş yapılmasını engellemiştir. Bunun nedeni ise bahsedilen trenlerin dağ yolundan geçmesi. Ve roket güçlendiricilerin yolun kapasitesinden hafifçe daha geniş olmasından kaynaklanmaktadır.

 

Domino Etkisiyle Gelişim

Tren raylarındaki genişlik ortalama 4 feet (143,51 cm) . Bu ölçüt  ilk kez sürgündeki İngilizler tarafından tren rayların yapımında kullanılmıştır. İngilizlerin tren rayları için kullandığı ölçüt, at arabalarının yapımında kullanılan ortalama mesafe ile aynıdır. Peki at arabalarında ele alınan bu mesafeyi Avrupa ve İngiltere nasıl temel bir ölçüt haline almıştır? Aslında bu reaksiyonu tetikleyen Roma olmuştur. Roma’da savaş arabaları, tam olarak iki atın poposunun arasındaki mesafeye eşit olacak şekilde yapılmıştır. Bu sayede Antik Roma’da Gladyatörler at arabalarında ortaya çıkan tekerlik izlerini takip etmiştir. Tekerleklerin zarar görmesini engellemeye çalışmışlar. Ve sonuç olarak 4 feet uzunluğundaki tren raylarındaki mesafe bugünkü halini alıncaya kadar devam etmiştir. Domino etkisinin Kennedy füze araçlarından at arabalarındaki ortalama mesafeye kadar geçmiştir. Bu silsile domino etkisinin reaksiyon etkisini ortaya koymaktadır. Sonuçta önceden iki atın poposundan alınan mesafe günümüzde Kennedy füze araçlarının yapımında kullanılan ölçüyü etkilemiştir. Domino etkisinin hipotezlerini bir kez daha desteklemektedir.

 

 

KAYNAKÇA

http://burakdogan10.blogspot.com/2007/11/uzay-mekiini-etkileyen-faktr-atlar.html