İslam Felsefesi ve Psikoloji

İslam felsefesi, İslam alimlerinin Kur’an’ı anlama çabasıyla doğmuştur. Bunun sebebi İslam’ın kutsal kitabının bugün birçok araştırmacının ilgilendiği alanlarda derin bilgiler vermesidir (Akşit, 2019). Bu alanlardan biri de psikolojidir. Psikoloji, İslamiyet’ten önce de İslamiyet’ten sonra da insanların ilgisini çeken bir bilim dalıdır olmuştur. Bu yüzden bu konuda sayısız eser ortaya konmuştur. Fakat psikoloji literatürüne katkı sağlayan bu eserlerin kaynağı olarak genellikle Batılı araştırmacılar görülmektedir. Ancak  İslam felsefesi de psikoloji açıdan önemli kaynaklara sahiptir. İslam alimleri, Hz.Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra psikoloji üzerine çalışmalarına başlamışlardır. Fakat o dönemlerde psikoloji bir bilim olarak henüz doğmadığı için onların eserleri felsefe literatürüne dahil edilmiştir (Belen, 2019).

İslam Felsefesi’nde Nefs Kavramı Nedir?

İslam alimlerinin en çok üzerinde durduğu konu nefstir. Nefs, Arapça bir kelimedir ve nefsi açıklayan kesin bir ifade yoktur (Varlı, 2019). Psikoloji penceresinden baktığımızda nefsin karşılığı olarak  id, ego ve benlik kavramları düşünülmektedir. Bu kavramlar ile nefs arasında benzerlikler olsa da birbirlerinin yerine kullanılması doğru değildir (Aksöz, 2016). Çünkü nefse göre insan değişen ve gelişen bir varlıktır. Yani, nefs insanı dikey olarak gelişim gösteren bir varlık olarak ele alır. Nefs der ki; eğer insan kendini geliştirir ve nefsin üst katmanlarına geçerse hayatı anlama kavuşur (Ayiş, 2019). Ancak  İslam felsefesine göre psikoloji insanı yatay olarak değerlendirir. Bu görüşe göre psikoloji bireylere sahip olduklarını geliştirmelerini tavsiye eder. Bu yatay gelişimin sonucunda burada yer alan alt kişilikler narsizm ve egoizme yol açar.

Nefsi Arındırma Süreçleri Nelerdir?

Nefsi arındırma süreçlerinin ilki tövbedir. Tövbenin ilk gereksinimi ise gözlem yoluyla elde edilen farkındalıktır. Bu yüzden psikodinamik perspektif tövbeyi kişinin kendisini eleştirme ve gözlemleme süreci olarak ele alır. Bireyler, öz eleştiriyi ve kendini gözlemleme davranışlarını görmezden gelip sadece olumlu yönlerine odaklanırsa narsizim gelişir. Bununla birlikte, tövbe terapötik ittifak için de önemlidir. Çünkü tövbe aynı zamanda kendini açma eylemidir. Gazali, ahlaki çatışmalarımızı başkası ile paylaşmanın bu çatışmaların olumsuz sonuçlarını önleyeceğini ifade eder. Ayrıca Jung’un yaklaşımında yer alan katarsis ile bir itiraf süreci olan tövbe benzetilmektedir (Aksöz, 2016).

Nefsi arındırma süreçlerinin ikincisi ise fena ve bekadır. Fena ve beka kavramlarıyla anlatılmak istenen kişinin isteklerinden, arzularından ve dürtülerinden kurtulup daha üst bilince ulaşmasıdır. Bu olayda fena, bireyin kötü sıfatlardan uzaklaşmasıdır. Beka ise bireyin iyi özellikler kazanıp bu yolda ilerlemesidir. Fena ve beka kavramları kısa sürede gerçekleşmez. Bireylerin bu becerileri kazanmaları bir ömür sürer. Bu yüzden  psikoloji literatüründe bu iki kavramın bir karşılığı bulunmamaktadır. Fena ve bekaya en yakın açıklamayı psikanalitik bakış açısında yer alan kişinin ben temsillerinin engellenmesi ile verebiliriz. Ek olarak  Psikiyatrist Muhammed Shafii, fenanın anormal bir davranış olup olmadığı ya da fena ile beynin aşırı yüklerinin temizlenip beynin işleyişinde artış yaşanıp yaşanmayacağının araştırılması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca Shafii, fenayı açıklamak için Freedom From the Self ifadesini kullanmıştır (Aksöz, 2016).

Sonuncusu kemale ulaşmadır. Kemale ulaşan yani insan-ı kamil olan kişi dürtülerinden arınmıştır, geçmişte ya da gelecekte değil şimdide yaşar. Kısacası İslam felsefesinde insan-ı kamil kişilik gelişiminin en üst aşamasıdır. Bu aşamaya ulaşan insan kendi kendini terapi etme becerisine sahiptir. Ayrıca insan-ı kamil tasavvuf inanışı dışında da kendine yer bulmuştur. Bu kavram başka isimlerle farklı mezheplerde ve kültürle yer almaktadır. Psikoloji literatüründen insan-ı kamile baktığımızda Carl Rogers kişinin kendini gerçekleştirmesinin psikolojik iyilik hali için önemli olduğunu ifade atmıştır. Ancak bu kendini gerçekleştirme davranışının nasıl gerçekleşeceğini açıklamamıştır (Aksöz, 2016).

Sonuç olarak İslam felsefesi psikoloji ile uzun yıllardır ilgilenmektedir. İslam felsefesi ile modern psikoloji farklı yollardan ilerlerse de her ikisinin de ortak amacı kişiliğin gelişimini sağlamaktır.

 

 

Kaynakça

Aksöz, T. (2016). Modern psikolojik yaklaşımlar açısından nefs arınması [Doktora tezi]. Erişim adresi https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/77290/T06604.pdf?sequence=1

Akşit, M., (2019).İslam felsefesinin yapısı. Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (27), 361 – 376. https://dergipark.org.tr/tr/pub/flsf/issue/45340/533836

Ayiş, M. Ş., (2019). Nefis mertebelerinin psikolojideki karşılıkları üzerine bir değerlendirme: Robert Frager örneği. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7 (14) , 547-567. https://dergipark.org.tr/tr/pub/susbid/issue/50727/637675

Belen, F. Z., (2019). Osmanlı’da psikolojik sağlık uygulamaları ve osmanlıca psikoloji literatürü üzerine bir değerlendirme. Kalemname 4(7), 65–78. https://dergipark.org.tr/tr/pub/kalemname/issue/46881/587807

Varlı, N. (2019). Erken dönem islâm alimlerinin psikolojiye katkıları: Akıl, nefs, ruh kavramları. ANTAKİYAT/Journal of Social and Theological Studies, 2(1), 67-89. https://dergipark.org.tr/tr/pub/antakiyat/issue/45661/565680