OLYMPUS DIGITAL CAMERA

KİERKEGAARD İLE SUSMA ZAMANI!

Kierkegaard : “Ne kadar saçmadır insanlar! Sahip oldukları özgürlükleri kullanmazlar, sahip olmadıklarını isterler. Var olan düşünme özgürlüklerini kullanmazken ifade etme özgürlüğü isterler.”

Kierkegaard 1813’te Kopenhag’da doğdu ve yine Kopenhag’da öldü. Çocukluğu insanlardan uzak ve mutsuz geçti. Annesini ve kardeşlerini daha yirmili yaşlarında kaybetti. Babası 1838’de öldüğünde geride Soren’e büyük bir servet bırakmıştı. Kierkegaard, maddi problemleri olmadan hayatını yazarak geçirdi; lakin babasından kalan psikolojik mirası hayatında çok daha büyük bir etki yarattı. Lutherciliğe çok bağlı olan babasının güçlü ve dindar kişiliği Kierkegaard’ın hayatı boyunca etkisini sürdürdü. Nişanlısı Regine Olsen’den ayrıldıktan sonra yaşamını felsefi düşünceye adadı. 1841’de doktora tezini (İroni Kavramı) verdikten iki yıl sonra pek çok kitap yayımladı. Hemen hepsinde takma ad kullandı. Ya editör ya da yazar oluyor, birbirlerine göndermelerde bulunup polemiğe de giriyordu.

Kierkegaard İle Başlayan Varoluşçuluk

Varoluşçuluk akımının babası kabul edilen Kierkegaard’ın isminin diğer Avrupalı varoluşçular kadar sık duyulmamasının sebebi tüm eserlerini anadili olan Danca’da yazmasıdır. Dindar bir ailede yetişen Kierkegaard, Tanrı inancına rağmen kiliseyi, din adamlarını ve dini kurumları eleştirmiş; Hristiyanlığın yenilenmesi gerektiğini savunmuştur. Tanrı’yı bireysel konu olarak inceleyen Kierkegaard, sistematik felsefeyi reddetmiş ve eserlerinde bireyi merkeze alarak felsefesini inanç ve bilgi üzerine kurgulamıştır.

Varoluş terimini insan için kullanan Kierkegaard’a göre var olmak; birey olmak, çabalamak, seçim yapmak ve karar almak anlamlarına gelir. İnsan için önemli olanın kişiliğin geliştirilmesi olduğuna inanan Kierkegaard; insanın nasıl yaşaması gerektiğine dair hiçbir rasyonel kanıt olmadığını öne sürmüştür.

Kierkegaard da endişe ve korku; “özgürlüğün verdiği bir baş dönmesi” idi. Bu yüzden kaçınılması gereken psikopatolojik bir şey değil aksine yüzleşmesi gereken bir durumdur. İşte Kierkergaard’ı dehşete düşüren ve aynı oranda Hz. İbrahim’e hayranlık beslemesine sebep olan nokta tam olarak burasıdır. Hz. İbrahim’in imanı uğruna aldığı tavır ve kalkıştığı eylem, Kierkegaard’ın felsefesinin şekillenmesinde etki oluşturuyor. Kierkegaard’ın Korku ve Titreme’de iman üzerine söylediği şu sözlere bakalım: “İman, bir insandaki en yüce tutkudur, hem saçmadır ve aynı zamanda büyük bir paradokstur. Bu paradoks, bir cinayeti Tanrı’yı memnun eden kutsal bir eyleme dönüştürebilir. Burada Kierkegaard’ın ısrarla vurguladığı iki kavram daha var: Saçma ve paradoks. Filozofun hem bu kıssayı ve hem de bu kavramları kullanmasının bir sebebinin de yaşadığı dönemin tek geçerliliği olan “akıl putuna” karşı bir duruş sergilemek adına olduğunu söylemek yanlış olmaz.

“Esas olan kişinin içsel eylemleri ve Tanrısal tarafıdır; ne kadar çok şey bildiği değil.” Kierkegaard’ın hayatla ilgili “ciddi meseleleri” komik bir dille anlatması, hayata gülmemizi söylemesi bir yana, bu “karanlık kahkaha” bizi uyandırıp bir şeyler yapmamız için uyarıyor.

Susma Zamanı!

Kierkegaard, var oluş ile konuşma-susma arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor. Bununla birlikte gününün iletişim çağının insanları sürekli kendini ifade etmeye çağırdığını söylüyor. Yeni iletişim araçlarıyla yaratılan bu atmosferi şöyle açıklıyor: “Aslında hiçbir şey olmuyor, ama herkes her şeyden anında haberdar oluyor.” Ses çıkarmadığımızda var olmadığımız fikrine düşmememiz için bizi uyanık kılıyor. Kierkegaard da hayatının sonlarına doğru kendini ifade etmenin sesli yöntemine şüpheyle yaklaşmaya başlıyor: “Sessizlik fazlasıyla üstündür konuşmalarla dolu insan dünyasından” diyor. Düşüncenin sesini duyabildiğimiz ve hayat ıstırabına son verecek bir andır sessizlik. Acılar üstüne konuşmaksa, sızlanmayı alışkanlık haline getirebiliriz.

Kierkegaard, insanların gerçek düşüncelerine ve ruha ulaşma çabalarının artık olmadığını söyleyerek felsefi düşüncenin gündelik hayattan kopmasına içerler. Düşünce sistemini soyut bir oluştan ibaret gören düşünürlere karşı gelir.

 

Kaynakça:

KİERKEGAARD, S.; Korku ve Titreme,  Say Yayınları, Çev: Ekrem Düzen., 1990.

FERGUSON, R.; Kierkegaard’an Hayat Dersleri, Sel Yayıncılık, Çev: Elif Ersavcı, 2015.

KİERKEGAARD, S.; Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Doğu Batı Yayınları, 2013.

KİERKEGAARD, S.; Felsefe Parçaları Ya Da Bir Parça Felsefe, İş Bankası Yayınları, 2005.

KİERKEGAARD, S.; Kaygı Kavramı, İş Bankası Yayınları, Çev: Türker Armaner, 2018.

 

 

Diğer felsefe yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/arastirma-inceleme/felsefe/

 

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!