Bir Korku Zoofobi

En Çok Rastlanılan Korkulardan Biri Zoofobi 

Yaşarken kendimizle birlikte yaşattığımız ve içimizde sakladığımız korkulara fobi denmektedir. Bu içimizde büyüttüğümüz korku veya korkular bir gölge gibi peşimizden gelirken yaşam kalitemizi de düşürmektedir.  

Fobiler her insanda farklı şekilde ortaya çıkabilir. Kimileri yüksekten korkarken kimileri karanlıktan, kimileri de kapalı alanda kalmaktan korkar. Kişilerde, bu korkuların kökenine inildiğinde genellikle çocukluk döneminde yaşanılan bir olaya veya tramvaya ulaşılmaktadır. 

Haydi gelin! Sizlerle fobiler arasında en yaygın olanını fakat insanlar tarafından en az bilineni tanıyalım. 

Zoofobi Nedir? 

Zoofobi; bir hayvandan ya da birden çok hayvandan korkma sonucunda ortaya çıkan bir fobi türüdür. Bu korku genellikle çocuk yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Korkulan hayvanın vahşi veya saldırgan olmasına gerek yoktur. Zoofobisi olan insanlar, evcil veya zararsız hayvanlardan da korkmaktadırlar. Zoofobisi olan insanların genellikle; kedi, köpek ve örümcekten korktukları görülmektedir. Bu fobi türünün kesin bir tedavisi olmamakla birlikte ilaç ve terapilerle en aza indirgenmeye çalışılmaktadır.  

Örümcek, Korku ve Kadınlar

Bu fobi türüne kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla rastlanmaktadır. En yaygın olan durum ise kadınların örümceklerden korkmasıdır. Antropologlar, kadınların örümceklerden korkmasının sebebini mağara dönemine dayandırmaktadır. Bu dönemde regl olan kadınlardan gelen kan kokusuna gelen örümcekler, bu kadınların vücudunu istila etmektedir. İşte bu korku: Bu durumun sonucunda oluşan bir korku olarak açıklanmaktadır.  Antropologlar, kadınların bu korkuyu asırlar boyunca belleklerinde saklayarak günümüze değin taşıdıklarını aktarmaktadırlar.  

Hayvanlara Karşı Korku ve Sebepleri Nelerdir

Doğduğumuz aile ve yetiştiğimiz çevre kişiliğimizi şekillendirdiği gibi korkularımızı da belirlemede etkin bir rol oynamaktadır. Yukarıda da dediğimiz gibi zoofobinin daha çok çocukluk dönemlerinde ortaya çıktığı görülmektedir.  

Çocukken, köpeğin ısırdığı veya saldırdığı biri köpekten korkar. Küçükken üzerine köpek atlamış veya kedi tırmalamış birisi büyüyünce hayvanlardan korkar. Fakat tam bu noktada anne ve babanın takındığı tavır çok önemlidir.  Hayvanlar çocuklara yaklaştığında aşırı ve büyük tepkiler vermemelidir. Eğer anne veya baba bu gibi durumlarda çığlık kıyamet çocuğu hayvandan uzaklaştırırsa çocuk: Kafasında bu hayvanı, ona zarar vermeye çalışan bir varlık olarak kodlar ve içgüdüsel olarak savunma mekanizması geliştirir.  İleriki yaşlarında da bu korku içinde büyüyerek zoofobiye dönüşür.  

Hayvan Korkusuyla Yetiştirilen Çocuklar

Bazı anne ve babalar çocuklarını koruduklarını düşünerek birçok hatalı davranış sergilemektedirler. ‘’Aman dokunma kediye/ köpeğe/ böceğe pis, fazla yaklaşma boğazına tüy kaçar, yanına gitme ısırır/ tırmalar’’ gibi sert ikazlar hatta fiziksel şiddete varan uyarılar çocukların o uçsuz bucaksız saf dünyalarında anne babaların hiç tahmin etmeyecekleri kadar derin izler bırakmaktadır.  Eğer bir annenin veya babanın zoofobisi yoksa ‘’boğazına tüy kaçar, pis, tırmalar’’ gibi kıldan tüyden sebeplerle çocuklarını hayvanlardan uzaklaştırmamalıdırlar. Zoofobisi olan ebeveynler ise çocuklarıyla beraber bu korkuyu aşmaya çalışmalıdır ya da çocuk hayvanı severken çocuğa müdahale etmemelidir.  

Çocuk yeri geldiğinde yerden aldığı bir örümceği, sümüklü böceği, karıncayı da zarar vermeden incelemelidir. Çünkü çocuk her zaman merak eder ve keşfetmek ister. ‘’Pis, elleme, bırak şunu’’ gibi ikazlarla bu hayvanlar çocukların zihninde yasaklı canlılar hâline dönüşmektedir. Bir çocuğun eli kirlendiğinde temizlenebilir fakat bilinçaltını temizlemek imkânsız gibi bir şeydir. 

Zoofobisi Olan İnsanı Asla Sakinleştirmeyen Sözler

 Zoofobisi olan insanlar, hayvan düşmanı değillerdir, tam tersine aslında içten içe hayvanları severler. Fakat bu korkuları onların, çevreleri tarafından yanlış anlaşılmalarına sebep olmaktadır ve çok farklı tepkilere maruz kalmaktadırlar. Oturdukları masanın yanına bir kedi geldiği anda çığlık atarak ayağa fırladıklarında ilk önce yan masalardaki hayvan dostlarının ters bakışlarıyla karşılaşırlar daha sonra yanlarında bulunan arkadaşlarının veya ailelerinin tepkisi de üstüne tuz biber olur.  

 Zoofobisi olan insanların, çevrelerindeki insanlardan en sık duydukları sözler şunlardır:

‘’Küçücük havan ne yapacak sana?’’ 

‘’Korkma zararsız, sadece sevilmek istiyor.’’ 

‘’Neden bu kadar büyük bir tepki veriyorsun?’’ 

‘’İnsanlardan kork asıl, hayvandan korkma.’’ 

Emin olun yukarıda saydığım telkinlerin hiçbirisi zoofobisi olan insanları rahatlatmıyor. Hele ki bu sözlerin biraz üstten ve kızar veya aşağılar gibi bir ses tonuyla söylenmesi daha da sinir bozuyor. Zoofobisi olan insanlar, yukarıda saydığım her şeyi aslında biliyorlar; kedinin sadece aç olduğu için veya sevilmek için yanına yanaştığını, köpeğin onu ısırmayacağını vs. Bu korku, o insanın düşüncelerinde yüzeysel bir şekilde bulunmuyor ki hemen beş dakika da üzerinden atabilsin! Yukarıda da anlattığımız gibi çocukluk çağından itibaren başlayan bir şey ve maalesef yüzeyde değil çok derinlerde.  

Zoofobisi olan insanların çevreleri tarafından gördükleri bu muamele belki de onların bu fobisini tetikleyen ve besleyen en mühim unsurlardan. 

Aslında bu yazıyı da geçen gün sosyal medyada gördüğüm bir yazı üzerine yazdım. Yazı aynen şöyleydi: ‘’ Ya abi inanmıyorum kediden korkan insanlar var! Kedi size ne yapabilir ki? En fazla mama isteyecek ya da sevilmek isteyecek. Bunları da bıçak çekerek yapmaz herhâlde!’’ Aslında bu yazının tartışılacak birçok yanı var fakat biz eşekten düşenin hâlini eşekten düşen anlar deyip sadece zoofobiyi incelemekle yetinelim. 

 

Benzer içerikler için You Tube sayfamızı takip edebilirsiniz.

 

Bu yazı İnsanca Akademi editörlerinden Ayşenur Altun tarafından düzenlenmiştir.