Tüketimden Bağımsız Yaşama Bakış: Minimalizm

Tüketimden Bağımsız Yaşama Bakış: Minimalizm

Tüketim Nedir?

Tüketim, ihtiyaçların giderilebilmesi için üretilenlerin kullanılması, harcanmasıdır. Gereksinim duyduğumuz ya da istediğimiz şeyleri elde edebilmek için gerçekleştirdiğimiz bu eylem, hayatımızın önemli bir parçası olmaktadır. İnsanlar, hayatları boyunca sürekli bir tüketim süreci içerisindedir. Ancak tüketim, özellikle günümüzde bir tek yaşamı devam ettirebilmek adına gerçekleşmemektedir. Fizyolojik ihtiyaçların yanında sosyal ve psikolojik ihtiyaç olarak da tüketime başvurulduğu görülmektedir.

Tüketime Yüklenen Anlamın Değişimi

Zaman geçtikçe tüketimin anlam değeri değişime uğramaktadır. Bulunduğumuz dönemde tüketim, istek ve ihtiyaçların karşılanmasında bir araç olarak kullanılması gerekirken, bir amaç haline gelmeye başlamıştır.

İnsanlar, tükettikçe çeşitli etiketlerle kendilerini tanıtabilmekte ve bir gruba ait hissedebilmektedir. Statüsünü ve farklılığını bu şekilde ortaya koyduğunu savunan insanlara rastlayabiliyoruz. Bazen de olduğundan yüksek statülerde gözükme çabası ile tüketime yönelenlere şahit oluyoruz. Hayattan elde edilen doyum, tüketim ile elde edilebilecek maddi varlıkların çokluğu ile bağdaştırılabilmektedir. Bazen ‘mutluluk, alınanların miktarı ile doğru orantılıdır’ gibi bir yanılgıya girilmektedir.

Tüketim ve Yaşam Doyumu

Yalnızca harcama yapan, harcama yaptıkça kendini gösterebilen, gerçek kimliğini kaybeden insanlar olma tehlikesiyle karşı karşıyayız aslında. Yeni alınan ürünün getireceği haz, alınması gerektiği düşünülen başka ürünler ile gölgelenmektedir. Her şeyin en iyisi, en yenisi derken bu koşuşturmaca yorucu bir hale gelmektedir.

Tüketilebilecek ürünlerin hiçbir zaman sonunun gelmeyeceğini bilmek de bir anlamsızlığa sürükleyebilmektedir. Bu sonsuz döngü içinde zamanını tüketim ve bununla ilgili şeylerle geçiren bir insan, hayatında başka bir anlam yaratamama durumuna girebilmektedir. Sonsuzluk, doyumsuzluğu da beraberinde getirebilmekte. Bunun bir yaşam doyumu değil de yaşam doyumsuzluğu olarak görülebileceğini düşünmekteyim.

Minimalizm ve Minimalist Olmak

Minimalizm, anlam arayışında olan ve bu anlamı tüketim odaklı tutmayan bir anlayış biçimidir. Hayatta maddi olmayan yollarla daha fazla ilgilenmektir. “Az olan daha çoktur.” temel prensip sayılmaktadır. İşlevsiz ve gereksiz unsurların kabul edilerek bunların sınırlandırılması önem taşımaktadır.

Maddi olanlara bağlılığın azaltılması ve hayattaki önceliklerin fark edilerek belirlenmesi ile işe başlanabilmekte. Tüketmek, hayatın bir parçasıdır ve elbet tüketimden tamamen vazgeçme durumu gerçekçi değildir. Minimalizm de bu şekilde bir amaç da yoktur. Kişinin kendi kontrolünde olan, ihtiyacını fark ederek, bilinçli ve dengeli şekilde tüketimi önem kazanmaktadır. Burada asıl amaç, yaşamın tüketimden ibaret olmaması, maddi şeylere bağımlı olmama durumu ve ‘tüketim dışında var olan yaşamın’ gerçek değerinin sorgulanabilmesidir.

Minimalizmin Etkisi

Az ve kullanışlı eşya bize aynı zamanda vakitten tasarruf sağlamaktadır. Bu tasarruf ile bize kalan zaman ve enerji, bizi özgürleştirir. Oluşan özgürlük alanı, üretime yönelmemiz ve kendimize yatırım yapmamız için de fırsat sunar. Seyahat, sanat gibi kalitesi yüksek ve bize değer katacak şeyleri elde edebilecek duruma gelmekteyiz. Burada yine bir tüketim vardır ancak miktar değildir önemli olan, niteliği ve bize katacaklarıdır.

Minimalizmde, maddi olan ile değil, hayatın kendisi ile mutlu olabilmek önemlidir. Hayatın amacını keşfetmemize yardımcı olan ve kalıcı mutluluğa ulaşabilmemiz için kendimize bir alan açabileceğimiz bir yaşam tarzıdır minimalizm.

 

Kaynaklar

Taş, S. (2020). Tüketim karşıtı yaşam tarzları: freeganizm, gönüllü sadelik ve minimalizm. Toplum ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 6. 38-64. DOI: 10.48131/jscs.820039

 

Diğer psikoloji yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/psikoloji/

 

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!