Zıtlıklar Evreni

Dünya varlığından itibaren zıtlıklar içerir. Bu zıtlıklar birbirlerini var ederler. Bu sebeple Yunan mitolojisinin temelinde de zıtlıklar yer alır. Ares savaş tanrısıdır, beraberinde Eirene vardır ve barışı temsil eder. Hades, yeraltına hükmederken Zeus için göklerin tanrısı denir. Bunlar dışında dünyayı hatta evreni kendi arasında pay eden ve zaman zaman birbirinin payına el uzatan onlarca tanrı ve tanrıça vardır. Yalnız mitolojide de değil inanışlarda görebiliriz bunu. Habil, insanın iyi tarafını temsil ederken Kabil, kibiri ve kötülüğü temsil eder. Bu ikisi kardeştirler.

Bir cümle bize zıttı bir anlamın varlığını veya yokluğunu gösterir. İyi insan olmak kötü insan olmamak demektir. Güzel biri çirkin değildir ve uzun biri de kısa değildir. Bu zıtlık anlamları bize çağrıştırılan kelimelere de atfedilmiştir. Aydınlık ve karanlık derken Güneş ve Ayı’da zıt anlamlı kelime kabul edebiliriz. Siyahı ve beyazı zıt anlamlı kabul ettiğimiz gibi beyaz tenli insan ve siyah tenli insanın da apayrı kefeye konulduğu dönemler olmuştur. Ve bizlerde zaman zaman o dönemlere şahit olabiliyoruz.

Aristocu Mantık ve Zıtlıklar

Kesin zıtlıklar Aristocu mantıkta da yer alır. Bu mantığa göre bir şey dışındaki her şey o şey olmayandır. Burada ne demek istiyor dersek? Bir şey kendisine özdeştir ve başka bir şeyle benzerliği kurulamaz. Ya gündüzdür ya gece. İkisi arasında hangisi olduğuna karar veremediğimiz noktayı yok sayar. Ya siyahsın ya da beyaz. Aynı şekilde ya iyisindir ya da kötü. Griler ve birbiriyle etkileşimde bulunan şeyler yoktur burada. Aristocu mantığın kurduğu ikilemler insanın kapasitesinin sınırlarını çizer. İnsanı en önemli özelliğinden yoksun kılar. Düşünme ve karar verme yetisine ket vurur. Aristocu mantığın aksine bir insan iyiliği ve kötülüğü içinde barındırabilir. Yaşadığımız dünya ile bu denilenleri mukayese edince bu mantığın dünyaya uymadığını anlayabiliyoruz. İnsan ve evren olarak bir değişimin, gelişimin ve ilerlemenin bir parçasıyız. İkilemler arasına sıkıştırılamayacak kadar da farklılaşabiliyoruz.

Sonuç Olarak

Zıtlıkları Aristocu bir mantıkla iki farklı ve birbirine karşı duvarlar olarak görmektense bunların birbiri ile etkileşim halinde olduğunu görmeliyiz. Bir yetişkin çocuk olamaz demek yerine iki kavramı da bünyemizde barındırabilmeliyiz. Zaten çocukluk yetişkinliğin temelidir. İyi ve kötü diye ayırmak yerine durum, sebepler ve kişiler bazında davranışları ele almalıyız.

Kısacası siyah ve beyaz rengin karışımı gri rengini, yan yana gelişi Beşiktaş’ı oluşturur. Farklı renkteki tüm kişiler de insandır. Son olarak alacakaranlık vakti gökyüzü izlemeye değerdir.

Okuduğunuz için teşekkürler. Hoşça ve sağlıcakla kalın.

Benzer içerikleri için YouTube sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Simge Güney tarafından düzenlenmiştir.