SİHRİN SESİ

Annarasumanara …

Sen… sihre inanır mısın? Dizinin belki de en etkileyici repliğiydi.

Dizi hayatımda izlediğim en umut dolu dizilerden biriydi bana göre. Umut dolu diyorum çünkü dizi günümüz yetişkinlerine özgürlüklerini ve yaşam amaçlarını hatırlatma çabasında. Webtoon serisinden uyarlanmış altı bölümlük bu mini dizinin her dakikasını büyük bir merak ile izleyeceğinize eminim. Şimdi kısaca dizinin bize düşündürttüklerinden bahsedeceğim.

Annarasumanara. Türkçe karşılığı hokus pokus gibi düşünebiliriz. Sihirbazımızın büyülü kelimesi. Dizi alışılagelmiş türlerden daha farklı ilerliyor. Arada çoğunlukla iç ses görevi gören müzikal sahneleri adeta tiyatro izliyormuşuz hissi uyandırıyor. Dizinin baş karakteri sihirbaz Ri-Eul biz yetişkinlere hayattan küçük hatırlatmalar yapıyor. Neden yaşıyoruz? Bu hayattaki amaçlarımız neler? Peki ya gerçekten mutlu muyuz? Hayallerimizde bile toplumun bize dayattığı standartlara uymaya çalışarak yaşadığımız bu dünyada daha ne kadar bu şekilde davranacağız? Kendimiz olmayı bir gün gerçekten öğrenebilecek miyiz?

Annarasumanara

Dizi tüm bu farkındalık çalışmalarının yanı sıra günümüzün problemlerinden birkaçına da değinmekte. Önyargılarımız… Kalıplaşmış sınırlarımızın dışında gördüklerimizi dışlamaya alışmışız. Dizide Ri-Eul karakterinin polis tarafından suçlandığını görüyoruz. Diziyi izlerken aslında bir yanımız karaktere güvenirken, diğer yanımız standartların dışında olan bu kişiye hak vermekte zorlanıyor. Toplumun belirlediği standartlara uymayan birini savunmak bu zamana kadar bize öğretilenlerin çok dışında çünkü. Hikayenin gidişatı çok güzel ve açıklayıcı ilerliyor. Bu noktadan sonra önyargılarımızdan utanıyoruz. Hatta biraz kendimizi sorgulamamıza neden oluyor. Yine aynı şekilde Ah-Yi karakterinin yaşadığı maddi zorluklardan dolayı okulda yaşadığı zorbalığa tanık oluyoruz. Na II Deung ile yaptıkları anlaşma bir fotoğraf ile ifşa edildiğinde suçlanan kişinin direkt Ah-Yi olduğunu görüyoruz. Statüsünün getirdiği seviyeden dolayı yapılan bu ayrım aslında sorgulamanın önemini bir kere daha hatırlatıyor bize. Dizide de geçen bir replik bunu kanıtlar nitelikte. ‘’Bir şeyi gözlerinle görmek, her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Sadece inandığın şeyi görürsün.’’

Peki Neden Bu Kadar Sevdik?

Dizinin neredeyse her repliğinde, dizide çalan şarkıların her dizesinde kendimizden birer parça buluyoruz. Diziye başlarken altı bölüm çok kısa, nasıl toparlayacaklar diye düşünürken aslında mükemmel bir akıcılığa sahip olduğunu fark ediyoruz. Büyük bir sakinlik ama merak içinde izlettiriyor dizi kendini. Dizi gerçeklik algınız ile oynarken bir yandan da bunu umursamıyorsunuz. Dizi sürekli çocukken inandıklarımızın neden şimdi hayal bile olamadığını soruyor bize. Çocukken sihrin getirdiği mucizelere inanırdık. Şimdi mucizelere olan inancımız hangimizin hayatında yer alıyor?

Bu yazım dizinin bir incelemesi olarak değil de daha çok hissettiklerim ile yazdığım bir yazı oldu. Umarım oldukça çok beğendiğim bu dizinin bende bıraktıklarınız biraz da olsa aktarabilmişimdir. Adete görsel bir şölen olduğunu da belirtmeliyim. Dizinin orijinalini de en kısa sürede okuyacağım. Okuyanlar varsa yorumlarda buluşalım!

Yazımı sonlandırmadan önce dizinin son sahnesinde geçen bir repliği buraya bırakmak istiyorum. ‘’Kader kelimesinin kalıplarını yıkarsan, sadece senin için bir dünya var.’’

Peki ya sen… sihre inanır mısın?

Bonus: Dizinin girişinde çalan ‘Magic In You’ parçasını da mutlaka dinlemelisiniz. Oldukça eğlenceli bir parça.

Kore mitolojisi hakkında yazdıklarım için mitoloji bölümüne göz atabilirsiniz.