GEÇİŞ DÖNEMİ

1939-1950 yıllarını kapsayan bu dönemde tiyatrocuların hegemonyası sona ermiş ve Faruk Kenç ile birlikte Türk Sineması yeni bir döneme girmiştir. Bu dönemi baştan sona etkileyen en mühim olay tabii ki 2.Dünya Savaşıdır. Savaşın başlamasıyla birlikte yurt dışında olan Türk sinemacılar yurda dönmüş ve burada sinemayla ilgili yeni çalışmalara imza atmışlardır. Yapılan bu yeniliklere ilk imzayı Taş Parçası adlı filmi çeken, Faruk Kenç atmıştır. Faruk Kenç tarafından atılan bu adım sonrası Tiyatro hegemonyası sona ermiş ve geçiş dönemi başlamıştır. Ayrıca Faruk Kenç filmlerini sessiz çekip daha sonradan seslendirerek Türk sinemasının ilerleyen süreçlerde benimseyeceği bir uygulamayı başlatmıştır. Bu tekniği ilk olarak 1943 senesi Dertli Pınar filminde kullanmıştır. Bu gelişme sonrası İpekçilerin tekeli kırılmıştır.

Faruk Kenç ile birlikte başlayan geçiş döneminde, tiyatrodan uzak yönetmenler eşliğinde yeni bir oyuncu kadrosu oluşmuş ve yeni yönetmenler diğerleri tarafından gelen başarılar sonucu sinema dünyasına adım atmıştır.

2.Dünya Savaşı içerisinde film çekmek için gerekli olan malzemelerin temini zorlaşmıştır. Bu dönemde ABD ve özellikle Mısır filmleri ülkeye getirilerek gösterime koyulmuştur. 100 den fazla Mısır filmi gösterime sunulmuştur. Özellikle müzikal ve melodram tarzı filmler getirilmiştir. Aşkın Gözyaşları Mısır’dan getirilen ilk film olma özelliğini taşımaktadır. Film çekimi zorlaştığı için devlet ithal edilen filmler için vergi indirime gitmiştir. Bu şekilde film ithalatı için insanları teşvik etmeyi amaçlamıştır. İthal edilen filmler için dublaj, müziklerin yeniden bestelenmesi ve ses konusunda çalışmalar yapılması sektörde yeni alanların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İthal Film Dönemi

Devletin teşvikleri sonucu 1934 yılında kurulan HA-KA FİLM ve 1943 de kurulan SES FİLM şirketleri film yapmak yerine film ithalatına ağırlık vermiştir.

Dışarıdan ithal edilen filmlerin artması ve yurt içinde sınırlı filmlerin üretilmesinden kaynaklı olarak devlet, film ve film senaryolarını kontrol altına almak için sansür nizamnamesini çıkartmıştır. Bu nizamname içerisinde ”Milli rejime aykırı olan siyasi, iktisadi ve içtimai propaganda yapmak / genel terbiyeye, ahlaka ve milli duygularımıza aykırı olan filmler yapmak ve Cürüm teşkil eden ve suç işlemeye teşvik eden filmler yapmak yasaktır” ibaresine benzer maddeler mevcuttur. Bu sansür kısıtlayıcı özelliği nedeni ile Türk sinemasının gelişmesi önünde olumsuz bir düzenlemedir. Ancak bu düzenleme genel olarak yurt dışından gelen filmler için uygulanabilirlik göstermektedir.

1948 senesine gelindiğinde devlet sinema sektörünü ilgilendiren bir vergi indirimi uygular. Uygulanan indirim sonrası yabancı filmlerden %70, yerli filmlerden ise %20 eğlence vergisi alınır. Bu düzenlemeden de gördüğümüz üzere sinema Türkiye de hala bir sanat değil, aksine bir eğlence aracıdır. Bu düzenlemeyle birlikte yeni film stüdyoları kuruluyor ve sinema tamamen tiyatrodan ayrılarak yeni bir tür oluyor. Vergi indirimi de tamamen yerli yatırımcıları teşvik etmek için ortaya çıkarılmış bir kanundur.

1950’li yıllara gelindiğinde ise karayolları inşası tamamlanmış ve sinema İstanbul’dan çıkarak Anadolu’ya yayılmaya başlamıştır. Ayrıca Faruk Kenç ile başlayan bu geçiş dönemi, kendisinden sonra gelen Sinemacılar Dönemi için bir altyapı olmuştur. Bu altyapı sayesinde tiyatrocu geleneği aşılmış ve yeni yönetmenler, yeni oyuncu kadroları türemiştir.

Geçiş Dönemi Yönetmenleri

Faruk Kenç

Kamera çekimi konusunda farklılıklar mevcuttur. Kamera artık sabit değildir. Yani film çekimlerinde hareketli kamera kullanılmıştır. Çekilen filmde kamera eylemi takip eder ve bu çekim yeni bir tür olarak karşımıza çıkar. Dertli Pınar isimli film tamamen sessiz çekilmiş, daha sonradan stüdyoda dublaj yapılmıştır. Bunun sebebi tamamen maliyetinden kaynaklıdır. 1967 yılında Çöl Kanunu filmi Faruk Kenç’in son filmidir.

Kenç’in sinema anlayışı köy, folklor ve yakın tarih üzerine kuruludur. Filmleri hareketli olup, çektiği filmlerde de genellikle tiyatro kökenli olmayan oyuncuları oynatmıştır. Şanlı Maraş filmi sonrası Kenç sinemasında; yakın çekim ve geniş açı kullanımı daha düzgündür. Çekimlerde ışık kullanımına özellikle dikkat edilmiştir, daha profesyoneldir. Bu bakımdan ışık kullanımı gelişmiştir. Bunlara ek olarak dekorlar daha özenli tasarlanmıştır. Ancak bazı noktalarda tiyatro etkisinden çıkılamamıştır (2D). Oyuncularda farklılık vardır; tiyatro kökenli oyuncu çok yoktur. Gelenek, köy ve tarih konuları en çok tercih edilen konular olmuştur. Müzik anlatının bir unsuru olarak kullanılmıştır.

Şadan Kamil                                         Geçiş Dönemi

Şadan Kamil ülke sinemasının kuruluş ve gelişme sürecinde etkin rol almıştır. Yönetmen, senarist ve görüntü yönetmeni olarak birçok filmde görev yapmıştır. Bu dönemde yurt dışında sinema ile ilgili öğrenim görmüş bazı genç yönetmenler, yurda dönüp Türk sinemasına yenilikler getirmeye çalışmışlardır. Şadan Kamil de bu yönetmenler arasına katılarak, sinemanın Geçiş Dönemi yönetmenlerinden biri olmayı başarmıştır.

Baha Gelenbevi

Yurt dışında öğrendiği çağdaş teknikleri çektiği filmlere uygulayarak Türk sinemacılığına katkıda bulunmuştur. Ayrıca Türk Sinema Sanatçıları derneğinin kurucusu olmuştur. Gelenbevi, Türk sinemasında Muhsin Ertuğrul ile başlayan Tiyatrocular Döneminin sona ermesi için çaba harcayan öncü yönetmenlerden biridir. Başka bir deyişle Türk sinemasının bağımsız bir hale gelmesi için çalışmıştır. Filmlerinde görüntülerine özen gösteren Gelenbevi, bu titiz davranışı geçmiş dönemde yaptığı fotoğrafçılıktan almıştır. Ayrıca yönetmenliğinin yanı sıra, sinemanın örgütlenmesi ve kurumlaşması için de çaba harcamıştır.

Adolf Körner

Türk sinemasının bu döneminde yönetmenler daha çok köy ve tarih konulu filmler yapmışlardır. Köy filmlerinin yanı sıra 20 yıllı aşkın bir süre uyarlama filmler çekilmiştir. Bu yüzden özgün senaryo 1930-1950 arası bulunmamaktadır. 1950 yılında siyasi sebeplerden dolayı Türkiye’nin film yelpazesi genişlemiş ve değişmeler başlamıştır. Bu genişleme Türkiye-ABD ilişkilerinden kaynaklıdır. 1950 yılından itibaren geçiş dönemi sona ermiş ve böylece sinemacılar dönemi başlamıştır.

Türk Sinemasında Geçiş Döneminin Özellikleri                    Geçiş Dönemi

Bu dönemde HA-KA Film, SES Film gibi yeni film şirketleri ortaya çıkmıştır. Bu dönemdeki yönetmenlerin çoğu yurt dışında sinema ve özellikle fotoğraf alanında eğitim almışlardır.

1. Dünya Savaşı sürecinde yaşanan ekonomik zorluklar ve film hammaddesi teminindeki sıkıntılar nedeni ile ülkede Mısır filmleri dolaşıma girmiştir. Bu filmlerin Türk sinemasına girmesiyle birlikte ses ve dublaj alanında bir sektör oluşmuştur. Ayrıca seslendirme konusunda da ilerleme sağlanmıştır. Ayrıca Sansür Yasası bu dönemde çıkmış ve devlet tarafından önemli düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de özgün film azlığı nedeniyle vergi düzenlemesi yapılmış ve eğlence vergisi ile yerli film yapımı için vergiler azaltılmıştır. Vergi indirimi sonrası yeni yönetmenler ve filmler ortaya çıkmıştır.

Ne yazık ki sinematografi bakımından değerlendirme ve kıyas yapabilmek için elde filmler bulunmamaktadır. Ayrıca Muhsin Ertuğrul döneminde her ne kadar Muhsin Ertuğrul sinema dilini anlayamamış olsa da sinematografi Türk Sinemasında gelişme göstermiştir.

KAYNAKÇA

Serdar Yılmaz, Türk Sinema Tarihi, Academia.edu, 2019

Özkan Karaca, Türk Sineması Dönemleri, ResearchGate, 2019

 

 

Bu yazı İnsanca Akademi editörlerinden Dilan Deniz Emeksiz tarafından düzenlenmiştir.