HARFLER: İNSANLIĞIN KODLARI

Her zaman yazmanın ve konuşmanın büyüsü beni kendisine çekmiştir. Aslında hiçbir manası olmayan homurtu ve ses öbekleri nasıl oluyordu da kendimizi ifade etmemize yarıyordu? Harfleri ve zamanı her zaman birbirlerine benzetmişimdir. Hiçbir anlamı olmayan harfler bir araya gelerek sonsuzluğu dahi anlatabiliyor, tıpkı kısacık bir anı ifade eden saniyelerin omuz omuza verip de ömrümüzü ifade edebilmesi gibi. Ömür kelimesi bile dört harften oluşuyor, 4 harf bizim için her şeyi ifade edebiliyor. 29 harf yan yana farklı şekillerde diziyoruz, araya birkaç boşluk serpiştiriyoruz ve işte! İstediğinizi anlatabilirsiniz. Acaba gerçekten böyle mi? Her şey kelimelerle ifade edilebilir mi? Ya da Oğuz Atay’ın da dediği gibi, kelimeler bazı anlamlara gelmiyor mu?

Bir mutluluk hissederiz, ya da özlem, hasret, karamsarlık, aşk… Bunu kendimize anlatmaya çalışırız fakat ifade edemediğimizi düşünürüz. Sırf kaybolacağından korktuğumuz bu hisleri unutmamak için, bunları bize anlatabilen bir şarkı, kitap ya da ufacık bir cümlecik ararız ama yoktur. Bu his arayış sırasında yakamızı bırakıp gitmiştir (ve artık hissedemeyeceğimizi biliriz ama yine de her an hissedebileceğimize inanırız). Artık ‘geçmiş’ ve kelimelerle ifade edilebilen basit bir hatıraya dönüşmüştür her şey. Sonraları anlarız ki herkesin hissettiği duygular farklı olmaktadır, öyle olmasa Aşk tanımının yüzyıllardır süre gelen arayışında ortak bir paydada buluşabilirdi insanlık.

Şiirlerin ifade ettikleri

Aşkın en çok ifade edildiği alansa şiirlerdir. Şiir, hissedilen yoğun duyguların gözler önüne serilebilme çabasıdır. O duyguları ölümsüz kılmak onlara her an ulaşmak isteğinden meydana gelir. Bir şiir şairini asla tatmin edemez. Bundandır şairlerin ömürleri boyunca durmadan çabalaması o duyguyu kusursuz ifade etmeye çalışması. Bir şair her ne kadar şiiri yazmış gibi görünse de aslında şiir de şairi yazar. Yazdığı her mısrada var olan duyguları değişir ve aslında hissetmediği şeyleri hissetmeye başlar, aslında var olmadığı bir insana dönüşür şiir’in sonunda şair. Şiir’in anlattığı insana dönüşür.

Hatıralarımızı nasıl canlandırırız?

Hatıralar, hayalimizde canlandırabildiğimiz kadar hatıradır, aksi takdirde unutulmuş birer masaldan öteye geçemezler. Peki canlandıramıyorsak bu hatıraların bize ait olduğunu nasıl iddia edebiliriz ki? Mademki durum böyle bu harfler bizi kandırmak ve oyalamaktan öteye geçemiyor. Eskiden sıklıkla ‘keşke harfleri ve kelimeleri kullanmadan iletişim kurabilsek’ diye düşünürdüm. Sonra fark ettim ki düşüncelerim dahi çoğu zaman kelimelerden oluşuyor. Mademki durum böyle elimizde bizi çepeçevre saran o geçici hislerden başka ne kaldı ki? Zaten bunları da kaybedersek her şeyini kodlarla ifade edebilen bir robottan ne farkımız kalır , ‘Her şeyi harflerle yaşayan ve hisseden insanlık!’

 

Diğer yazılarımız; www.insancaakademi.com/blog/

 

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!