tiyatrocular

KEMAL FİLM DÖNEMİ

İlk özel film şirketi olan Kemal Film’in kuruluşu ve Berlin’den dönen Muhsin Ertuğrul ile anlaşması sonucu Türk sineması farklı bir döneme girer. Muhsin Ertuğrul, Kemal Film adına 1922 yılında ilk olarak İstanbul’da Bir Facia-i Aşk adlı filmi yönetir. Bu film Türk sinemasında Tiyatrocular Dönemi’ni başlatan filmdir.

Muhsin Ertuğrul 1923 yılına gelindiğinde art arda üç film çeker. Bunlar Ateşten Gömlek, Leblebici Horhor ve Kız Kulesinde Bir Facia adlı filmlerdir. Çekilen üç filmden en önemlisi Ateşten Gömlek‘tir. Bu film Kurtuluş Savaşı’nın hâlâ sıcak olan heyecanını yansıtan, akıcı ve sağlam oyunculuğuyla Türk sinema tarihinin ilk önemli yapıtı olarak tanımlanabilir. Ayrıca filmin bir diğer özelliği de ilk defa Türk kadın sanatçılarının bir sinema filminde rol almış olmalarıdır. Bunlar Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir’dir.

1924 senesine gelindiğinde Muhsin Ertuğrul tek film çekmiştir. Peyami Safa’nın aynı isimden uyarlanan Sözde Kızlar filmini çeker. Ardından aynı sene içerisinde İsveç’te bulunur. 1925 senesinde Sovyetler Birliği’ne gider. Orada 1925-1928 arası kalır ve üç film çeker. Bunlar 1926 senesinde çektiği Spartakus ile 5 Dakika ve 1927 senesinde çekilen Tamilla adlı filmlerdir.

İPEK FİLM DÖNEMİ

Muhsin Ertuğrul Sovyetler Birliği’nde çektiği filmlerden sonra 1928 senesi Türkiye’ye döner. Döndükten sonra ikinci özel yapımcı şirketi olan İpek Film ile çalışmaya başlar. Üstelik bu şirket ile ilk sesli film, ilk ortak yapım, ilk şarkılı film gibi ilklere imza atar.

İpek Film’le başladığı serüvende Ankara Postası filmini 1929’da bitirir. Ardından aynı sene Kaçakçılar filmini çekmeye başlar fakat film 1932 senesinde biter.

1931 senesinde İstanbul Sokakları filmini çeken Muhsin Ertuğrul bu filmi sesli olarak çeker. Ayrıca Türk, Mısır, Yunan ortak yapımı olan bu film hem ilk sesli film hem de ilk ortak yapım filmi özelliğini taşımaktadır.

1932 senesine gelindiğinde Muhsin Ertuğrul Bir Millet Uyanıyor filmini çeker. Bu film Muhsin Ertuğrul’un en önemli filmi kabul edilir. Ayrıca filmin bir karesinde Mustafa Kemal Atatürk de vardır.

1932 senesinin bir diğer filmi ise Karım Beni Aldatırsa adlı filmdir. Bu film ilk müzikal filmdir. Opera ve vodvil tarzının işlendiği filmler bu döneme damgasını vurur.

Operet filmlerin ön planda olmasından kaynaklı ticari kaygılar eşliğinde İpek Film bu tarz filmler yapılmasını istemiştir. Bunun karşılığında Muhsin Ertuğrul 1933 yılında Söz Bir Allah Bir ve Cici Berber filmlerini çekmiştir. Cici Berber senaryosunu Nazım Hikmet yazmıştır. Aynı yıl içerisinde çok uluslu ortak bir yapım olan Fena Yolu çeker.

1934 yılında Muhsin Ertuğrul bir kez daha ve bu sefer sesli olarak Leblebici Horhor‘u tekrar çeker. Film yine beğenilmez. Ancak yurtdışından ödül kazanan ilk film olur. Ayrıca aynı yıl içerisinde Muhsin Ertuğrul; Aysel, Bataklı Damın Kızı filmini çeker. Bu filmle birlikte Cahide Sonku gibi yıldız oyuncular dönemi başlar. Bu film ilk köy filmidir ve Türk sinemasındaki ilk melodramdır.

Ayrıca 1934 yılında Muhsin Ertuğrul senaryosu Nazım Hikmet tarafından yazılan Milyon Avcıları filmini de çekmiştir.

Muhsin Ertuğrul’un öncülüğünde “Tiyatrocular Dönemi” olarak adlandırılan bu dönem yine Muhsin Ertuğrul’un tiyatro uyarlaması olan “Aynaroz Kadısı”, “Bir Kavuk Devrildi” ve  son olarak “Tosun Paşa” filmleriyle sona erer.

TİYATROCULAR DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ

  1. Bu dönemde çekilen filmlerde hem yönetmen hem de oyuncu kadrosu tiyatro kökenlidir.
  2. Filmlerdeki diyaloglarda tiyatrovari bir dil kullanılmıştır. Ağdalı bir İstanbul Türkçesi kendini konuşmalarda bolca hissettirmektedir.
  3. Tiyatroda kullanılan dekorlar film çekimlerinde de kullanılmıştır.
  4. Sabit kamera çekimleri kullanılmıştır. Film çekimlerinde kameralar hep sabittir ve hareketli kamera çekimi yoktur. Çekim açıları tiyatro izleyicisine göre oluşturulmuştur. Geniş açılı çekimlerdir ve daha çok derinlik hissi vermeyen 2 boyutlu açılardır.

Tiyatrocular Dönemi; tiyatrodan yetişen sanatçıların bütünüyle sinemada egemen olduğu bir dönemdi. Ondan kaynaklı sinema ve tiyatro arasındaki ayrım bir türlü gerçekleşmedi. Ayrıca Muhsin Ertuğrul’dan sonra yetişen tiyatro kökenli oyuncularda tıpkı Muhsin Ertuğrul gibi sinema dilini çözemedi ve Türk sinemasında kötü alışkanlıklara yol açtılar.

1939 yılına kadar tiyatrocuların tekelinde olan sinema dünyası, tiyatro kökenli olmayan Faruk Kenç’in Taş Parçası adlı filmi yapmasıyla birlikte Türk sineması geçiş sürecine girer. Geçiş Dönemi olarak adlandırılan bu dönemde ise tiyatro kökenli olmayan birçok kişi sinema alanına girmiş ve böylelikle doğrudan sinema ile ilgilenmeye başlamıştır.

KAYNAKÇA

Özkan Karaca, Türk Sineması Dönemleri, ResearchGate, 2019

Özgür Yılmazkol, Türk Sinemasında Tiyatrocular Dönemi ve Tek Adam: Muhsin Ertuğrul, Enstitü, 2021

 

Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Melek Nur Yıldırım tarafından düzenlenmiştir.