HAYATA ‘EVET!’

HAYATA ‘EVET!’

‘Hayır’ ile çizilen sınırlar

Son zamanlarda, ‘hayır’ demenin önemi kitaplarda, sosyal medyada, motivasyon konuşmalarında sıkça vurgulanıyor. İçinde olmak istemediğimiz her ne varsa dürüst bir şekilde ve korkusuzca ‘hayır’ diyebilmek kişisel alanımızı korumamızı sağlıyor. Fakat bunu bazı sebeplerden dolayı çoğu zaman başaramayabiliyoruz. Özellikle birbirlerinin alanına sorgusuzca dahil olunan kültürlerde büyüyen bireylerin yetişkinlik dönemlerinde bu konuda sıkça problem yaşadığını görebiliyoruz. Uygun olmadığı ya da istemediği durumlarda ‘hayır’ diyerek çizdiği sınırın ihlal edilmesine alışmış bireyler bu sınırı korumakta zorlanabiliyorlar.

Benzer durum, çevresi tarafından dışlanmamak hatta sevilmek adına çoğu şeye ‘evet’ diyerek konformite davranışında bulunanlarda da gözlenebiliyor. ‘Hayır’ derse dışlanmaktan, o gruba ait olamamaktan, sevilmemekten korkabiliyor. Oysa gereken yerlerde sınır çizmek, birey olduğumuzu karşı tarafa hatırlatmak, kişisel kararlarımızın ve isteklerimizin öncelikli olduğunu vurgulamak ve hayatımızın gidişatını yönetmek konusunda ‘hayır’ demenin önemini yadsıyamayız. Fakat ben, ‘evet’ diyebilmenin de bir ‘hayır’ demek kadar hayati olduğunu düşünüyorum.

Her ‘Evet’ ile Açılan Yeni Kapılar

Son dönemde ‘hayır’ diyebilmek bu kadar popülerken ‘evet’ de nereden çıktı diyebilirsiniz. İstenmeyen durumları, onaylanmayan teklifleri, savunulmayan fikirleri kabul etme düşüncesi mantıksız gibi gelebilir. Fakat burada bahsettiğim; tereddütte kaldığımız, cesaret edemediğimiz, bir türlü fırsat yaratamadığımız durumlara ‘evet’ demek. Yeni bir atılımın, projenin, planın, alışkanlığın, yeni bir hayatın arifesinde sıkça tereddütte düşeriz. Başarılı olup mutlu ve iyi hissedeceğimizden emin olamayız. Oldukça normal olan bu tereddütler bazen baskın gelir ve hayatımızda bir kapı daha açılmadan kapanır. Diğer bir ihtimalle ise alışık olduğumuz düzeni terk etmek, yeni zorlu koşullarla karşılaşma ihtimali ve her şeyin daha kötüye gideceği düşüncesi caydırıcı olabilir.

‘Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?’

Şems-i Tebrizi

Oysa, ‘evet’ diyerek cesaret gösterdiğimiz her durum yeni bir yol olur bize. Kabul etmek gerekir ki bazen heyecan ama çoğunlukla da kaygıya neden olur. Ne var ki yaşadığımızı hissettirir. Yaşam unsurlarını katar hayatımıza. Mesela, bugün sahip olduğumuz her şey; gittiğimiz okul, kurduğumuz arkadaşlıklar, evliliğimiz, çocuğumuz, işimiz, hayatımız hepsini doğru zamanda ‘evet’ demekten çekinmediğimiz için elde ettiğimizi hep hatırlamak gerekir.

Sonsuz Olasılıklar

Rasyonel sınırlarda dediğimiz her ‘evet’, bizi konfor alanımızdan çıkarıp sınırlarımızı aşmamızı sağlar. Bir ‘evet’ hayatımızın fırsatını önünüze serebilir. Bu yüzden, bazen ‘evet’ demekten çekinmemek, buna cesaret etmek gerekir.

Çünkü konfor alanımızın içinde kalmak bizi çürütür. İnsan sınırlarını sürekli aşmak üzerine yaratılmıştır. Makul şartlarda yaşamaya devam etmek ve bunun getirdiği tekdüzelik bizi geriletir. Resim sanatçısı Michael John Bobak, ‘Tüm ilerlemeler konfor alanı dışında gerçekleşir.’ sözüyle gelişimimizin kendimizi aşmakta saklı olduğunu vurgulamıştır. Çünkü bir kapı diğerini açar, her ilerleme beraberinde sonsuz olasılıkları getirir. Daha kötüsü olursa diye korkmayın; çünkü sonunda, Nelson Mandela’nın da dediği gibi ya kazanmış ya da öğrenmiş olacaksınız.

Sanırım hayat biraz da budur; ‘hayır’ diyerek çizdiğimiz çerçevenin içini ‘evet’ dediğimiz renklere boyayabilme sanatıdır…

 

Diğer psikoloji yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/psikoloji/

 

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!