Mansplaining

BİLDİĞİM TEK ŞEY HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİMDİR

Hayır, öyle değil”, “Yanlış biliyorsun”, “Araştırmanı öneririm”, “Doğrusu bu değil!”. “Hayır, onunla ne alakası var?” gibi cümleleri gündelik hayatımızda sıkça duymuşuzdur veya birine bu cümleleri söylerken kendimizi bulmuşuzdur. Konuyla alakalı bildiğiniz şeylerden oldukça emin (!) bir şekilde ifade ettiğiniz zaman karşı tarafa nasıl aktardığınızı hiç düşündünüz mü? Çok mu üstten bakıyorsunuz? Yoksa bir öğretmen edasıyla, nazik bir ses tonuyla mı anlatıyorsunuz? Yoksa ansiklopedi yutmuşçasına mı aktarıyorsunuz? Konunun uzman bilirkişisi gibi bir şeyi aktarıyorsanız eğer mansplaining dediğimiz fenomeni sohbetlerinize konuk ediyorsunuz demektir. Peki mansplaining ne demek?

Mansplaining’in Kökeni

Mansplaining  çoğunlukla çiset (biyolojik ve sosyal cinsiyeti aynı olan) erkeklerin, kadınların zaten bildiği/bilmediği şeyleri onlara alaycı, küçümseyici tavırla açıklamasıdır (Mura, 2018). Splain kelimesi ise saçmalık, değersizlik, işe yaramayan gibi anlamlar taşıyan prakseolojidir. Prakseoloji ise refleks olarak yaptığımız davranışların aksine bilinçli olarak yaptığımız aksiyonlardır (Buerkle, 2019). Diğer bir deyişle bütün bu saçmalık, değersizlik işe yaramaz kavram parçalarını bile isteye yapmaktır. Türkçe karşılığı ise eril açıklama, erk-açıklama veya erkbilmişlik taslama  olarak da bilinmektedir (Mura, 2018).

Aslında mansplaining fenomeni, kavramsal açıdan 15 sene önce feminist yazar Rebecca Solnit’in Men Explains Things To Me adlı otobiyografi kitabıyla hayatımıza girmiştir. Solnit, katıldığı bir partide tanıştığı bir adamla sohbet ederken birbirlerine ne iş yaptıklarını sorar. Adama kendisinin bir yazar olduğundan bahsederek son dönemde yazdığı River of Shadows: Eadweard Muybridge and the Technological Wild West adlı kitabı hakkında konuşmaya başlar. Fakat o adam Muybridge sözcüğünü duyduğu anda Solnit’in sözünü keser. O dönemde çıkan çok önemli başka bir kitabı anlatmaya çalışır. Ancak Solnit, adamın bahsettiği zaman aralığında Muybridge ile ilgili başka bir eserin yayınlanma olasılığının çok düşük olduğunu söyler. Buna rağmen adam ona aldırmadan konuşmaya devam eder. Partideki kadınlardan biri de adamın bahsettiği şeyin Solnit’e ait kitap olduğunu söyler. Fakat onu da dinlemez. Defalarca uyarıldıktan sonra aslında adam Muybridge sözcüğünü başka bir terimle karıştırdığını söyler. Dahası bahsettiği eseri okumak yerine onun hakkında yazılmış bir değerlendirme yazısı okuduğunu dile getirir. (Mura, 2018).

Mansplaining, genelde erkekler tarafından kadınlara karşı yapılır.  Fakat Solit, bu durumu belirli bir cinsiyete atfetmektense bireylerin kendisine yormaktadır. Yani mansplaining bu anıdan da anlayacağınız üzere cinsiyet meselesi değildir. Aşırı güven ve bilgisizliğin kesişim noktasıdır.  (Joyce ve ark., 2021).

Mansplaining ve Cinsiyetçilik

Felsefî ve akademik anlamda son derece boşlukları olan bir fenomendir. Ve birçok soruyu da esasında havada bırakmaktadır. Ancak, mansplaining yapan bir kişi için sosyal cinsiyet (gender) büyük bir kaynaktır. Dolayısıyla sohbet esnasında da taşınabilir kaynaktır. Örneğin sosyal medyadaki mutfak robotu benzetmesi genel olarak kadınlar için yapılır. Buradaki nükte (?) kadının; mutfak ve ev işleri yapan birisi olmasıdır. Dolayısıyla konuşma esnasında “Tamam mutfak robotu, “Mutfak robotu fikrini belirtmese de olur” cümleleri taşınabilir kaynaktır. Bu durumda, kadının patriarkal sistemde, bilgisinin-yeterliliğinin erkeklere kıyasla daha düşük olduğu alt metnini vermektedir.

Bu açıdan bakıldığında, 1996 yılında Zimmerman ve West’in yaptığı bir araştırmaya göre kadınların sözü, erkeklere oranla daha fazla bölünmektedir. Grup tartışmalarında ise erkekler, kadınlardan 2 kat daha fazla söz aldığını ortaya çıkarmışlardır . Buna göre ”kadınlar, erkeklerden daha fazla konuşur” klişesinin de tamamen çürütüldüğünü bize göstermektedir. Bir başka mansplaining örneğini ise Disney yapımı filmlerde görmek mümkündür. Prenseslerin ana karakter olduğu filmlerde bile, diyaloglar bakımından erkek figürlere daha çok yer verilmiştir. (Fokkema, 2022). O halde mansplaining; kendisini belirli bir alanda göstermez. Baktığımızda sosyal, çevrimiçi, kültürel ve eğlence alanlarında da adından sıkça söz ettirmektedir.

Mansplaining Neden Olur

Konuyla ilgili yapılan araştırmalar henüz yeterli sayıda değildir. Fakat bilimsel çalışmalar bu durumun bazı iletişim hatalarından, bilişsel çarpıtmalardan kaynaklanabileceğini göstermektedir. Örneğin, egosantrik yaklaşım yani kişinin kendi kalıp ve düşünce yargılarını ilgili diyaloğa doğrudan yansıtması mansplaininge neden olabilmektedir. Bu açıdan curse-of-knowledge bias (bilginin laneti önyargısı) istemeden de olsa karşımıza çıkabilmektedir. Bilginin laneti önyargısı ise bir konuyu karşı tarafa aktarırken sanki o kişide bizimle aynı bilgi düzeyindeymiş gibi anlatmamız aslında bir iletişim hatasına sebep olmaktadır (Fokkema, 2022).

Ortalamadan Daha İyi Önyargı ve Mansplaining

Sosyal medyada bir ara adından çok sıkça bahsedilen Filozof Atakan’ı ele alalım. Kendisinin anlattığı şeyler, verdiği röportajlar belki de felsefeyle hiç ilgisi olmayan sıradan bir insanın anlayacağı terimler olmayabilmektedir. Ancak Atakan, bunu bilemez. Sadece o an yeterliliğini aktarmaya çalışmaktadır. Bu durum yaş konusundan çok daha bağımsız olup, genel olarak yeterlilik üzerinden ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen, bu önyargı kadınlarda daha yaygın olabilmektedir. Kadınlar, bildiklerini daha yaygın veya bildiklerinin en mantıklısı olduğuna inanmalarına yol açabilmektedir. Yine aynı şekilde interpretation bias (yorumlama yanlılığı) erkeklere kıyasla, kadınlarda daha yaygın olabilmektedir. (Miers ve ark., 2008).

Bir diğer önyargı ise Better-Than-Average (Ortalamadan daha iyi önyargısı). Birçok insan, yeterlilikleri konusunda ortalamaya kıyasla daha iyi olduğunu söylemeye meyillidir. Dolayısıyla birçok erkeğin kendilerini, kadınlardan daha zeki olduklarını zannetmelerine; böylelikle, bir şeyleri kadınlara açıklama ihtiyacı gütmelerine sebep olmaktadır. BTA aslında, çevrimiçi platformlarda daha yaygın seyreden bir fenomendir. (Alicke, 1995). Ancak neden erkeklerde daha fazla ortaya çıktığına dair çok az çalışma bulunmaktadır.

Elbette bu farklılıklar tek başına biyolojik, psikolojik faktörlere atfedilemez. Toplumun sosyal bağlamı da çok önemlidir. Kadınlardan, daha duygusal, nahif, kırılgan, çekingen ve dolaylı bir iletişim tarzı beklenirken, erkeklerden ise atılgan, dominant, doğrudan ve kontrollü bir tarz beklenmektedir (Fokkema, 2022). Nitekim, iletişim için gerekli olan unsurlar arasında geri dönütler ve örneklemeler kilit rol oynamaktadır. Bu açıdan ele aldığımızda kadınlar “Ya, ay, bilirsin ya, işte, değil mi, belki, sayılır, muhtemelen” gibi söylemleri erkeklerden daha fazla kullanmaktadır. Ayrıca kadınlar bu söylemleri daha nazik, kibar iletişim tarzı olarak algılama eğilimindeyken, erkekler ise deneyimsizlik, güvensizliğin işareti olarak algılamaktadırlar. Erkeklerin bu atılgan, iddialı, hararetli iletişimini de kadınlar küçümseyici, patronluk taslayan bir gözle algılamaktadırlar (Chambers ve DeDreu, 2014). Yapılan bir başka çalışmaya göre ise “sanırım” kelimesi üzerine yapılan bir çalışmadır. Bu kelimeyi erkekler sadece kesin olmayan şeyleri yorumlamak üzerine kullanırlarken kadınlar ise alışkanlık yüzünden kullandıkları ortaya çıkmıştır (Fokkema, 2022).

Mansplaining ve Bakış Açıları

Bilim insanları, erkeklerin anlaşmazlığı önlemek ve kadınların itibarlarını koruma kaygısı yüzünden mansplaining yaptıklarını söylerlerken 2018’de yapılmış bir araştırmaya göre ise erkeklerin, kadınları aşağılamak veya onlar üzerinde hakimiyet kurmaktan ziyade onların onaylarını alma girişimi ve arzusu olarak görülmektedir. Bunun temel nedeni ise erkeklerin bildikleri konu hakkında uzmanlığını sergilemek ve bir şeyleri açıklarlarken duydukları keyif olarak yorumlanmaktadırlar.

Bu bakış açıları bir yana güncel olarak 2022’de Peru’da yapılmış kablolu yayın ve çoklu (dijital) yayın yapılan spor haberciliğine yönelik bir çalışmaya göre kadın gazeteciler, mansplaining’e dijital alanlarda daha sık uğramaktadır. Bunun sebebi ise kablolu yayınların etik kurallara göre daha sık yaptırımı, kuralları olup dijital yayın platformlarında ise böyle bir düzenin olmayışından dolayıdır. Ayrıca dijital yayıncılıkta daha fazla maskülenite ve kadınların yeterliliğinin daha çok aşşağılanıyor oluşu da mansplaininge neden olan bir başka unsurlardur. (Chunga-Roncallo ve Espinoza-Robles, 2022).

Kaynakça:

Chunga-Roncallo.,  Espinoza-Robles. (2022)

Mansplaining and sexist practices in cable and  multiplatform sports journalistic programs of infotainment in Peru. Atlantis Press, 105-113.

10.2991/978-2-494069-25-1_12

Fokkema, A. (2022). Should i explain the thing to the lady? How (Mmis)communication theories can explain acts and accusations of mansplaining.  Linguistics and Communication Sciences.

 Mura, E.S.U. (2018). Rebecca Solnit’in açıklayan adamlarından mansplaining’e: Bir kavram nasıl doğdu?

Joyce, B.J., Huma, B., Ristimaki, H.L. de Almedia, F.F., Doehring, A. (2021). Speaking out against everyday sexism: Gender and epistemics in accusations of “mansplaining”. Feminism & Psychology, 31(4), 502-529.

https://doi.org/10.1177/0959353520979499

 

İnsanca Akademi You Tube hesabında gezinerek yeni hikâyeler keşfedebilirsiniz.

 

Bu yazı, İnsanca Akademi editörlerinden Ayşenur Altun tarafından düzenlenmiştir.