Kendini Engelleme (Self-Handicaping)

Kendini Engelleme (Self-Handicaping) Nedir?

Orijinali self-handicapping olan ve Türkçe’de kendini engelleme kavramı ilk olarak 1978 yılında Berglas ve Jones tarafından kullanılmıştır. Bu kavramın temel çalışma prensibi başarıları içselleştirmek ve başarısızlıkları dışsallaştırmaktır. Bu durum bireylerin benliklerini korumak için geliştirdiği hem başarı hem de başarısızlık durumunda iyi hissetmeleri için kullandıkları bir stratejidir. Bu stratejiyi kullanan kişi başarısız olduğu zaman başarısızlığının sebebi olarak kendi ürettiği gerçek ya da hayali engeli gösterir. Böylece başarısızlığın sebebini dışsallaştırır ve başarısızlıktaki sorumluluğunu azaltır. Bu sayede öz yetkinliğinin zedelenmesini engeller. Ancak kişi kendi sunduğu engele rağmen başarılı olursa bu başarının kaynağı olarak kendisini görür. Böylece başarısını içselleştirir ve öz yetkinliğini arttırır.

Kendini Engelleme Türleri Nelerdir?

Kendini engelleme davranışsal kendini sabotaj ve sözel kendini sabotaj olarak ikiye ayrılır. Davranışsal sabotajda gerçek fiziksel engeller ağır basmaktadır. Kendini engellemek için davranışsal kendini sabotajı kullanan birey başarılı olmak için yeterince gayret göstermemekte, karşısına çıkan fırsatları değerlendirmemekte, performansın sonucunu kaderle ilişkilendirmekte, ilaç ve alkol alma gibi performansını engelleyecek yollara başvurmaktadır. Örneğin önemli bir sınav ya da değerlendirmeden önce yeterince uyumamak bir davranışsal kendini engellemedir.

Sözlü olarak gerçekleştirilen engelde psikolojik belirtiler ağır basmaktadır. Performans sergilemesi gereken durumdan önce birey kaygı, stres ve bitkinlik gibi psikolojik belirtiler sergilemektedir. Sözlü kendini engellemeye ise sınavdan önce fiziksel ya da psikolojik belirtiler gösterdiğinden şikayet eden birisi örnek verilebilir. Bu iki sabotaj tekniği karşılaştırıldığında davranışsal kendini sabotaj daha çok başarısızlık oranına sahiptir çünkü sözlü kendini sabotaj gizli ve pasifken davranışsal engellemede açık bir eylem söz konusudur. Fakat sözlü engelleme zamanla bir kişilik özelliğine dönüşebilmektedir. Çünkü sabotaj gizli olarak gerçekleştiği için birey kendisini doğru değerlendirememektedir. Yapılan yanlış değerlendirmeler sonucunda ise başarısızlık oranı artmaktadır.

Birey Neden Kendini Engeller?

Kendini engelleme davranışının kaynağı olarak bireyin çocukluk döneminden itibaren başarıya ve benliğine ilişkin geliştirdiği bilişsel yapılar gösterilmektedir. Bu yapının gelişmesinde aile önemli bir yer tutmaktadır. Çocukluk döneminde ailenin tutumu, aile ve çocuk arasındaki ilişki ve ailenin başarıyı değerlendirme biçimi çocuğun gelişimini etkilemektedir. Eğer aile çocuğa başarılı olduğu sürece değerli olduğunu hissettirse çocuk hem ailesini mutlu edip dikkatlerini çekmek hem de benlik saygısını korumak için yeteneklerini ve zekasını sahip olduklarından daha fazlasıymış gibi göstermeye çalışmaktadır. Bu durum zaman içinde kendini engelleme davranışlarını ortaya çıkarmaktadır.

Kendini engelleme stratejisinin bir diğer nedeni bireylerin hata yapma korkusundan kaynaklanmaktadır. Bu korku sebebiyle birey kendi önüne engeller koymaktadır böylece başarısızlık ihtimali karşısında yaşayacağı sıkıntılara karşı benliğini güven altına almaktadır. Hatta araştırmalara göre hata yapma korkusunun altında da ebeveyn ve çocuk arasında gelişen sağlıksız ilişki yatmaktadır. Diğer bir önemli neden ise erken dönem travmalarıdır. Bu travmalar yaşamın ilerleyen dönemlerinde kendini sabotaj olarak ortaya çıkar. Travma sonucunda kendini engelleyen bireylerin en çok tıbbi tedavi ihtiyaçları konusunda kendilerini engelledikleri sonucuna varılmıştır.

Kendini Engellemenin Birey Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Bireyin benliğini korumak için geliştirdiği kendini engelleme stratejileri kısa vadede işe yaramaktadır. Başarısızlığın olumsuz sonuçlarına karşı benliği korumakta ve başarı sonrasında özsaygının artmasını sağlamaktadır. Fakat birey karşılaştığı zorlukların üstesinden onları sabote ederek geldiğinde problemi çözmek yerine onlara kısa vadeli çözümler üretmektedir. Bu yüzden bu kısa çözümler uzun vadede olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Sürekli kendini engelleyen kişi başarısızlıkları ile mücadele etme imkanını kaçırmaktadır. Böylece bu durum zaman içinde kronikleşip psikolojik sağlığı olumsuz etkilemektedir. Bu durumun sonucunda ise depresyon, tükenmişlik, anksiyete ve narsizm belirtileri ortaya çıkmaktadır.

 

Kaynakça

Çelik, M. (2019). Üniversite öğrencilerinin narsizm düzeyleri ile kendini sabotaj düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi [Yüksek Lisans Tezi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi]. Ulusal Tez Merkezi.https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/223401/yokAcikBilim_10225390.pdf?sequence=-1&isAllowed=y

Çelik, Y. & Atilla, G. (2019). Üniversite öğrencilerinde kendini sabotaj, olumsuz değerlendirilme korkusu ve benlik saygısı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9 (2), 177-198 . Retrieved from http://iibfdergisi.ksu.edu.tr/tr/pub/issue/51188/619510

Elmas, P. & Akfırat, S. (2014). Mazeret Bulma Eğilimi İle Özsaygı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Mazeret Bulma Eğilimi Başarısızlık Durumunda Özsaygıyı Korur Mu? Başlangıçtaki Özsaygı Düzeyinin Rolü . Psikoloji Çalışmaları, 34 (2), 17-34 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/iupcd/issue/9441/118106

Özçetin, Y. S. Ü., & Hiçdurmaz, D. (2016). Kendini Sabote Etme ve Ruh Sagligi Üzerine Etkisi: Self-Handicapping and Its Impact on Mental Health. Psikiyatride Guncel Yaklasimlar8(2), 145.

doi: 10.18863/pgy.13806

Üzbe, N. & Bacanlı, H. (2015). Başarı hedef yönelimi, benlik saygısı ve akademik başarının kendini engellemeyi yordamadaki rolü . Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 13 (1), 33-50 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/tebd/issue/26087/274923

Yıldırım, F. B., & Demir, A. (2017). The Role of Self-Esteem, Self-Compassion, and Academic Self-Efficacy in Predicting Self-Handicapping. Ege Journal of Education2(18), 676-701. DOI:10.12984/egeefd.315727