Türk Sinema Tarihinde İlk Dönem

Türk topraklarına sinema Osmanlı Dönemi’nde azınlıkların öncülüğüyle girmiştir. İlk olarak Lumiere Kardeşler’in kameramanı vasıtasıyla Haliç Panoraması ve Boğaziçi Kıyılarının Panoraması çekilmiştir. Daha sonra padişah ve ailesine sinema gösterileri düzenlenmiştir.

Halka açık ilk gösterim ise Beyoğlu (Pera) İstiklal Caddesi’nde gerçekleşmiştir. Gösteri bir birahane olan Sponek (Sponeck) Birahanesi’nde izlenmiştir. Gösterimin burada yapılmasının sebebi azınlıkların bu bölgede çok olmasından kaynaklanmaktadır. Bu gösteriyi düzenleyen kişi ise Fransız Pathe Yapımevi’nin İstanbul’daki temsilcisi olan Polonya Yahudisi Sigmund Weinberg’tir. Weinberg sinemanın ilgi çektiğini ve kazancın yüksek olduğunu fark eder. Böylelikle sinema gösterilerini izlemek isteyen insanlara bilet satmaya başlar. Daha sonra günümüzde St. Antoine Kilisesi’nin bulunduğu yerdeki Konkordiya (Concordia) Salonu’nda gösteriler yapmaya başlar.

O yıllarda eğlence sektörü genel olarak azınlıkların elinde bulunmaktadır. Bu nedenle milli sermaye olarak Cevat ve Murat Bey tarafından Fevziye Kıraathanesi kurulmuştur. Orta oyunu ve Karagöz oyunları halka burada gösterilmeye başlanmıştır. Sponek Birahanesi’ndeki gelişme sonrası Fevziye Kıraathanesi de sinema gösterileri yapmaya başlamıştır. Ayrıca Fevziye Kıraathanesi devlet desteğiyle kurulduğu için burada ilk defa sinema propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Buradan da görüyoruz ki o yıllarda sinema Türkiye’de sermaye ve ideoloji aracı olarak kullanılmaktadır.

Türkiye’de ilk yerleşik sinema salonu ise yine Weinberg tarafından 1908 yılında Tepebaşı’nda Pathe adıyla açılmıştır. 1914 yılına gelindiğinde ise Fevziye Kıraathanesi yıkılmış ve Milli Sinema adıyla yeni bir sinema açılmıştır. Açılan bu sinema salonlarını Palas Sineması, Majik (Taksim) Sineması, Ali Efendi ve Kemal Bey sineması takip etmiştir.

1.Dünya Savaşı henüz başlamadan önce İstanbul da yaygınlaşan sinema, İzmir ve Selanik gibi şehirlerde de oldukça bilindik hale gelmiştir. Bunun sebebi yine azınlıkların bu şehirlerde çoğunlukta yaşamasından kaynaklıdır.

Türk Sinema Tarihi ve Başlangıç Yılları (1914-1922)

14 Kasım 1914 senesi Türk sinemasının başlangıç tarihi olarak kabul edilmektedir. Bunun sebebi Ruslarla yapılan 93 Harbi’nden sonra Rusların inşa ettiği Ayastefanos Anıtı’nın yıkılışının filme alınmasıdır. Anıtın yıkılışı ordu mensubu Fuat Uzkınay tarafından filme alınmıştır. Film günümüze kadar ulaşamasada kameranın propaganda aleti olarak kullanılabildiği burada da görülmektedir. Ayrıca Enver Paşa savaş sırasındaki Almanya seyahatinde Alman ordusunun bir film dairesi kurduğunu fark etmiştir. Böylelikle sinemanın propaganda açısından önemini kendi gözleriyle de görmüştür.

Ayastefanos Anıtı’nın yıkılışı Türk sinemasının başlangıcı olarak kabul edilse de Makedonyalı Manaki Kardeşler’in yapmış olduğu Sultan Reşat’ın Selanik ve Manastır gezisi Fuat Bey’in filminden çok önce çekilmiş bir filmdir. Manaki Kardeşlere ait gezi filmi 1911’de çekilmiştir. Fuat Uzkınay’ın filminin Türk sinemasının başlangıcı kabul edilmesi tamamen Makedonya’nın ülke sınırları dışarısında kalmasından kaynaklıdır.

1917 senesine geldiğimizde Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ne gelir sağlamak için Sedat Simavi cemiyet için film çekmeyi önerir. Sedat Bey’in önerisi kabul olduktan sonra ilk kurmaca film olan Pençe çekilir. Film evlilik kurumunun insan üzerindeki etkilerini anlatmaktadır. Pençe’den sonra çekilen bir diğer film ise Casus filmidir. Film 1.Dünya Savaşındaki bir casusluk serüvenini anlatmaktadır.

Sedat Simavi’nin çekilen bu iki filminden sonra 1918 senesinde Fuat Uzkınay tarafından Himmet Ağa’nın İzdivacı filmi çekilmiştir. Weinberg’in daha önce çekmeye başladığı Leblebici Horhor filmi ise oyunculardan birinin ölümü sonucu yarım kalmıştır.

1919 yılına gelindiğinde ise devam eden İstanbul işgali sonrası Malul Gaziler Cemiyeti kazanç sağlamak için film çekmeye karar verir. Alınan bu karar sonrası dönemin önemli sanatçılarından Ahmet Fehim Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye romanını sinemaya uyarlar.

Sinemaya uyarlanan Mürebbiye filmi Fransız bir kadının, ahlak kurallarını hiçe sayarak konak içerisindeki erkekleri birbirine düşürmesini konu edinmektedir. Edindiği konu nedeniyle filmin, işgal kuvvetleri vasıtasıyla Anadolu’ya yayılması engellenmiş, yaşanan bu olay sonrası Mürebbiye filmi ilk kez sansür uygulanan Türk filmi olmuştur. Uygulanan sansüre baktığımızda film Fransızlar tarafından duyulan rahatsızlıktan ötürü sansüre uğramıştır.

Mürebbiye’den sonra Ahmet Fehim Efendi ikinci filmi olan Binnaz’ı çekmiştir.

1921 senesine gelindiğinde Fuat Uzkınay, Bican Efendi Vekilharç adlı filmi çekmiştir. Komedi türü olan film büyük ilgi görmüş ve sonrasında iki devam filmi çekilmiştir.

Son olarak 1922 senesine gelindiğinde artık sinemada Tiyatrocular Dönemi başlamıştır.

 

KAYNAKÇA

Şükrü Sim, Türk Sinema Tarihi, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi.

Türk Sineması, MEGEP, 2011

 

Benzer içerikler için İnstagram ve YouTube sayfalarımızı ziyaret edebilirsiniz.