Zeytin Ağacı Dizisi Analizi

zeytin ağacı

Zeytin Ağacı ve Aile Dizimi Üzerine

Zeytin Ağacı dizisi, OGM Pictures yapımı başrollerini Tuba Büyüküstün, Seda Bakan ve Boncuk Yılmaz’ın paylaştığı romantik ve dram türündeki Türk yapımı Netflix dizisidir. Dizinin ilk bölümü 28 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanmıştır. Yönetmenliğini Burcu Alptekin’in üstlenmiştir. Senaryosunu ise Nuran Evren Şit’in yazmıştır. Dizi, konu itibari ile üç arkadaşın geçmiş ve bugününden kesitler vererek hayat hikâyelerini anlatmaktadır.

Zeytin Ağacı

Zeytin Ağacı, dizide en önemli metafor olarak kullanılmıştır. Dizinin bir sahnesinde bir zeytin ağacının hastalanmasına ve tedavi sürecine yer verilmektedir. Ayrıca ağacın tedavi sürecinde hastalık köklerde ise yapraklardan tedavi etmenin yeterli olmayacağı şeklinde ifade kullanılmıştır. Aslında bu ifadeyle dizi, izleyiciye bir mesaj vermektedir. Fiziksel ve ruhsal tüm alanlarımızdaki ben farkındalığımızı arttırmanın ve bakış açımızı her yönüyle değerlendirmenin hayatımız üzerinde olumlu etkilere sahip olacağına dair küçük bir betimlemedir.

Aile Dizimi ve Zeytin Ağacı İlişkisi

Dizide her ne kadar ismi tam anlamıyla geçmemiş olsa da yapılan uygulama aile dizimini yansıtmaktadır. Bu da bir çoklarımızın aklında aile dizimi nedir sorusunu oluşturmuştur. Aile dizimi bir aile ağacında var olan bağları ve aidiyet duygusunu ifade etmektir. Aile dizimi terimini İlk kullanan Alfred Adler’dir. Ancak aile dizimi teorisi, Bert Hellinger adlı bir Alman terapist tarafından geliştirilmiştir. Günümüzde birçok terapist, aile ve bireysel sorunların tedavisi için aile dizimi yöntemini kullanmaktadır.

Bu yöntemin dizideki uygulama alanı kanser tedavisi gören bireyler üzerindedir. Bu uygulamayı dizide tedavi gören Sevgi karakteri üzerinde gözlemleyebilmekteyiz.

Aile dizilimi yöntemi dizide gösterildiği gibi bireylerin grup halinde bir araya gelmesi ile uygulanmaktadır. Terapistin yönlendirmesiyle danışanın geçmiş durumları üzerine konuşulmaktadır. Terapist grup içerisinden bireyleri seçer. Ve seçtiği bireylerin geçmiş durumlarıyla arasında bilinçsiz bir şekilde oluşturduğu fiziksel ve duygusal yansımaları incelemektedir. Bu bağa inanmak veya inanmamak tamamen danışanlara aittir. Bu konunun doğruluğu hakkında şöyle bir görüş ortaya atmak isterim. Her birimiz fiziksel varlıklar olarak titreşimler ve enerjilerden ibaretiz. Oluşturduğumuz enerji alanları ile olumlu ya da olumsuz bağ kuruyoruz. Bunun en basit cümlesi kanın ısınması veya yeni tanıştığımız birini daha önce tanıyormuş hissinin oluşması. Bütün bunlar mevcut enerjilerin birbirleriyle pozitif etkileşim ile oluşmasından kaynaklanamaz mı? Neden olmasın?

Diziyi Yorumlayacak Olursak…

Diziye tekrar dönersek insanlar tarafından sürekli farklı alternatif tıp tedavilerinin aranmasının en büyük sebebinin aslında hiç bakmadığımız bir yönünü ele almak istiyorum. Rahatsızlığı bulunan birine empati yoluyla doktor veya hasta yakını olarak yorumlar yapıyoruz. Fakat hasta gözünden yaşamayı, tedavi olmayı, tedavilerin olumla ya da olumsuz etkilerinin psikolojisine, enerjisine etkilerini göz ardı ediyoruz. Dizide talep ettiğim kadar üzerinde durulmamış olsa da Ada ve Sevgi arasında geçen birkaç diyalogda bu konuya dokunulmuştur.

Dizinin çarpıcı olan kısmı, geçmiş kavramını bizlere ilk sahnelerinde bir soruyla düşündürmek istemesidir. ”Geçmişimiz, biz hatırlasak da hatırlamasak da bir yerlerde kayıtlı olabilir mi? Bir kara kutu ne kadar darbe alırsa alsın içindeki bilgiler kaybolmaz nasılsa. Geçmişimiz de öyledir. Tatlar, kokular, anlar bir gün tekrar hatırlanmak üzere en doğru zamanı bekler.” Burada da dizi, bize aile diziminin geçmiş ve bugün bağlantısını kurabilmek için kullanabileceğimiz bir araç olduğunu ifade etmiştir. Geçmiş kavramı dizi içerisinde mübadele, 1993 Erzincan depremi, cinayetler gibi imgelerle duygu aktarımı sayesinde anlatılmıştır. Fakat yine de çok üzerinde çok durulmamıştır.

Son olarak dizi, konu ve senaryo itibari ile birçok alana dokunmuştur. Ayrıca izleyiciye yeterli bilgi aktarılamamıştır. Ve kullanılan imgeler minimum anlatım ile son bulmuştur. Bu nedenle sanki dizi içerisinde bir şeylerin eksik kaldığı duygusu açığa çıkmıştır.

 

Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Melek Nur Yıldırım ve Simge Güney tarafından düzenlenmiştir.