‘’GÖNÜL DAĞI’’ DİZİSİ İNCELEME

gönül dağı

Gönül Dağı: Bozkırda Bir Masal

TRT 1 ekranlarında cumartesi yayınlanan Gönül Dağı dizisi; Bozkırda yaşayan (dizide hikâyenin geçtiği şehir net bir şekilde verilmemekte) üç amcaoğlunun; Taner, Veysel ve Ramazan’ın umutlarını, hayallerini, aşklarını ve mücadelelerini konu alan masalsı bir dizidir. Bu üç amcaoğlu yoklukların içerisinde, dedelerinden kalma ağılda kendilerince icatlar yapmaktadır. Ve altmış altı isimli bir uçak üretmektedirler. Masalsı bir dizi dememize bakmayın, masalsı olduğu gibi hayatın acı gerçeklerini de görebileceğimiz bir dizidir. Altmış altı isimli uçaklarını yapmaya çalışırken birçok zorlukla karşılaşırlar. Maddi sıkıntılar, insanların alayları onların peşinde bir gölge gibidir. Fakat başarılarıyla birçok kez kendilerini kanıtlamayı da başarırlar. Gönül Dağı dizisinin masalsı gerçekliğini, bağlama sesi ve bozkırın kalbinden kopan türkü seçimleri de desteklemektedir. Bununla birlikte ‘’Gönül Dağı’’ dizisi, Ciritçi Abdullah ve Güneş Toplayan Adam karakterleriyle de manevi yolculuğa çıkıp varoluşumuzu ve benliğimizi sorgulayabileceğimiz de bir dizidir.

Aşkla Başlayan Yolculuk

Üç sezondur yayınlanan Gönül Dağı dizisinin başlangıç hikâyesi Taner’in çocukluktan beri büyüttüğü aşkı ve hayalleridir. Taner çocukken tanışıp âşık olduğu ve sonra kasabalarından ayrılan, Gülsüm öğretmenin kızı Dilek’in aşkını yıllar geçse de unutamaz. Ona olan aşkıyla Dilek’in pilot olma hayallerini de içinde büyütür. Kendi imkânlarıyla bir uçak üretebilmeyi hayal eder. Dilek ise büyük şehirde okumuş ve jeoloji mühendisi olmuştur. Bir gün, Gönül Dağından düşen kayaları incelemek için bir dönem yaşadığı kasabaya, Gedelli’ye geri döner Dilek. Taner’le karşılaştıkları ilk anda birbirlerini tanımazlar. Fakat Taner, Dilek’i tanımamasına rağmen ona karşı yoğun duygular hisseder. Sonrasında birbirlerini tanırlar. Dilek de Taner’e karşı boş değildir ve büyük bir aşk yaşarlar.

Taner imkânsız gibi görünen bir şeyi yaşamış, çocukluk aşkına kavuşmuştur. Bu masalsı aşkı evlilikle taçlandırırlar. Aşkları ve evliliğe giden yolları onlar için çok çetin geçer. Birçok badire atlatarak birbirlerine kavuşurlar. Büyük bir aşkla evliliklerini sürdürdükleri sırada Dilek’in hamile olduğunu öğrenirler. Fakat geçtiğimiz sezon yani ikinci sezonun sonunda izleyicileri hüzünlü bir son bekler. Dilek hamileliğinin son dönemlerindeyken gittiği Gönül Dağı’nda bir çocuğu kurtarmaya çalışırken bir kayanın altında kalır. Bebeği hayatta kalır fakat Dilek, bebeğini kucağına alamadan hayata veda eder. Taner bu ani ölüm karşısında adeta yıkılır. Çocukluk aşkını, umudunu kaybetmiştir.

Gönül Dağı Yeni Sezona Geçiş

Üçüncü sezonun başlangıcında Taner, Dilek’ten ona hatıra kalan minik oğlu Ali ve Dilek’in hayaliyle hayata tutunmaya çalışır. Dilek ölmüş olsa da Taner hâlâ Dilek’e tüm zerresiyle âşıktır. Parmağından hiç çıkartmadığı alyansı da bunun kanıtıdır. Geçtiğimiz bölümlerde Taner’in annesi, Halime’nin hastalığı ortalığı biraz karıştırır. Halime ciddi bir hastalığa yakalanmış olsa da bunu ailesinden saklar ve ısrarla Taner’in tekrar evlenmesini ister. Çünkü kendisinin öldüğünde, oğlu Taner’in bebeğiyle birlikte ortada kalıp sefil olmasından korkar. Fakat Taner, Dilek’e öyle kuvvetli, öyle derin bir aşkla bağlıdır ki annesinin ‘’sana bir kız buldum, gel görelim’’ sözü bile onu çileden çıkartır. Kati bir şekilde evlenmek istemediğini söyler.

Taner, evlenmek istemediği hususunda ne kadar kararlıysa annesi de Taner’i evlendirmek istemekte o kadar kararlıdır. Bu yüzden aralarında bir tartışma çıkar ve Taner, Ali’yi de alıp evi terk eder. Eski kayınvalidesi Gülsüm öğretmenin evine gider. Gülsüm öğretmen ise Taner ve annesinin arasındaki gerginliği sezer. Taner’in ablası Zahide’nin yanına gidip bu gerginliğin sebebini sorar. Zahide, annesinin çok hasta olduğunu ve Taner’i bu yüzden evlendirmek istediğini söylediğinde Gülsüm öğretmen, Halime’nin hastalığını herkese açıklaması gerektiğini söyler.

Halime, hastalığını herkese açıklar ve Taner bunu duyunca büyük bir üzüntü yaşar. Annesini de kaybetme düşüncesi onu derinden sarsar. Çünkü henüz çocukken babasını kaybetmiş ve büyük bir aşkla bağlı olduğu eşini daha yeni sayılabilecek bir zamanda toprağa vermiştir. Sırf annesi üzülmesin diye içi kan ağlayarak annesinin bulduğu kızla tanışmayı kabul eder. Amcaoğlu Veysel, Veysel’in annesi ve eşiyle birlikte kızın evine görüşmeye giderler.

Önümüzdeki Hafta Hakkında

Önümüzdeki cumartesi günü yayınlanacak bölümde yeni gelişmeler yaşandığını görmekteyiz. Taner, kasabanın genç öğretmeni Selma öğretmen ile Dilek hakkında konuşurken aralarında yavaş yavaş tatlı bir bağ oluşmaya başladığını görüyoruz. Bakalım ilerleyen bölümlerde Taner annesinin bulduğu kızla yoluna devam mı edecek yoksa vazgeçip Selma öğretmen ile yeni bir yola mı girecek? Şöyle dikkat çeken bir şey de var ki önümüzdeki cumartesi günü yayınlanacak bölümde Halime’nin Taner’e bulduğu kız, Taner’in bebeğini kucağına aldığında bebeğin ağlamaya başladığı görülüyor. Fakat geçtiğimiz bölümde Selma öğretmen bebeği kucağına aldığında bebek hiç ağlamamış hatta kucağında uyumuştu. Bu da Taner’in seçiminin Selma öğretmen yönünde olacağının sinyallerini veriyor biz izleyicilere.

Taner’in, Selma öğretmen ile Dilek ve Dilek’e duyduğu aşk hakkında konuşması da oldukça ilgi çekici. Bu durum Taner’in Dilek’e olan aşkının bâki kalacağını ve yeni biri gelse bile onun yerini asla tutamayacağını göstermektedir ki zaten her insan kendine hastır, kimsenin yerini alamaz veya bir başkası gibi olamaz. Başka bir insanın hayatına girdiğinde kendi varlığıyla girer.

Gönül Dağı Dizisindeki Kadın Karakterler

Gönül Dağı dizisinin en sevdiğim yanı, bu dizide güçlü kadın karakterlerin yer alması. Genel olarak diğer dizilerde kadınları hep zengin erkeklere mahkûm ve vasıfsız olarak görürüz. Bu dizide ise baş karakter olan ve ikinci sezonun finalinde ölen Dilek bir jeoloji mühendisidir. Belediye Başkanının kızı ve Ramazan’ın eşi Asuman bir devlet memurudur. Annesiz babasız büyüyen Elif ve Zeynep kardeşlerden Elif hemşire, Zeynep ise avukattır. İdealist bir genç öğretmen tipi olarak da Selma vardır.

Yalnızca meslek sahibi olan kadınlar değil diğer kadın karakterler de oldukça güçlüdür ki bunun başında Taner’in annesi Halime gelmektedir. Genç yaşında eşini kaybeden ve iki küçük çocuğuyla bir başına kalan kadın, kimseye boyun eğmeden dimdik durarak çocuklarını büyütmüştür. Bununla beraber Halime karakterinin adının anlamına karşın sert bir mizaca sahip olduğunu da görmekteyiz. Baba rolünü de üstlenmeye çalışması onu bir nebze sertleştirmiştir.

Diğer güçlü kadın karakter ise diziye ikinci sezonda Rıfat’ın eşi olarak katılan Mihriban’dır. Mihriban, yetim ve öksüzdür. Amcasının yanında büyümüştür. Amcası onu; yaşadığı büyük acı sonrası kendini kaybeden ve meczup olan Rıfat ile evlendirir. Herkes Rıfat’a deli gözüyle bakarken Mihriban Rıfat’ın kalbindeki derin yarayı görür. Ve sabırla onun iyileşmesini bekler. Mihriban, sevgi ve şefkatle Rıfat’la ilgilenir. Rıfat onun farkında olmasa da o tüm benliği ile Rıfat’ın farkındadır. Üçüncü sezonun başında Rıfat acısının kaynağı ile yüzleşir. Ve aslında her zaman Mihriban’ın farkında olduğunu göstererek ona büyük bir sevgi ile bağlanır. Rıfat ile Mihriban tam birbirlerini bulup evliliklerini aşkla sürdürürler. O sırada Rıfat’ın annesinin kıskançlıkları ve Mihriban’a eziyetleriyle sınanırlar. Mihriban, kayınvalidesinin tüm hakaretlerine ve eziyetlerine rağmen sesini bile çıkarmadan sabır göstermeye devam eder.

Dizi Hakkındaki Görüşlerim:

Bunların dışında, bu dizide izlenme kaygısıyla entrikaların, ihanetlerin, dövüşlerin ve silahların olmadığını da görmekteyiz. Yazının başında da dediğimiz gibi ‘’masalsı bir gerçeklikle’’ anlatılan bu dizi saf ve temiz duyguları içinde barındıran güzel kalpli karakterlerin yer aldığı bir dizi. Velhasıl kelam akşamları ailecek oturup bir demlik çayın eşliğinde, keyifle izleyebileceğiniz bu diziyi kalemimin gücü yettiğince sizlere aktarmaya çalıştım.

 

Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Melek Nur Yıldırım tarafından düzenlenmiştir.