Duygular Kuramının Karmaşık Denklemi
Duygu, bir olay ya da olgular zincirinin insan doğasında meydana getirdiği etki ya da tepkidir. Ayrıca duygular duyuları algılama biçimi olarak da nitelendirilmektedir. Duygu, kavramsal olarak eylemlerin kendini ifade etme biçimine göre dizayn edilir. Ve insan belleğindeki hâkimiyeti kişiler üzerinde değişkenlik gösterir. Nitekim duygunun merceğine inildiğinde kaosun ana noktasının eylemlerin merkezinde yer alan insanlara göre şekil kazandığı görülmektedir. Öte yandan duygu, düşünceler arasında paradoks zinciri yaratır. Bu zincir evrenin etrafında yayılan her bir kümede yeşeren bir filizlenme durumunun canlı kanıtı olarak ileri sürülebilir. Bu süreçte duygu, drama savaşına dönüşür. Böylelikle duygu içimizden dalgalar halinde yayılan sinyallerini, mevcut kullanıcısı olan insanoğlunun perspektifinden gözlemler. Ve duygu kuramının grafiğinin iki mercekte işlev kazanımını gerçekleşir.
Duygunun merceğini bağımlı ve de bağımsız değişkenler üzerinde ele alabiliriz. Duygu merceği evreninin öne çıkan koşulları üzerine gözlemlendiğinde, bağımlı değişkenin duygunun ortak kullanıcılarına işlevlerini yükümlü olarak enjekte ettiğini görürüz. Bağımlı olduğu bağımsız değişkenin ise tek hücreli bir organizma gibi hareket ettiğini görebiliriz. Duygu kuramının bu karmaşık doğası, adeta bir denklem kurarak negatif/pozitif yönlü bir eğilim göstermektedir. Özellikle ortaya çıkan denklemin x ya da y bileşenleri kişinin içindeki bulunduğu çevresel faktörlerin etkileri üzerine inşa eder. Böylece homojen ve heterojen duygu kümesinin bir sonraki jenerasyona aktarımını da gerçekleştirebilmektedir.
Duygular karmaşasının içinde bulunduğu denklemde homojen ve heterojen etkiler yaratır. İnsan doğasında yarattığı etkilerin canlı örneği ilk çağ, orta çağ, yeni ve yakın çağ döneminin kültür ve medeniyetinde görebiliriz. Duygular karmaşası bu döneme bağlı olarak sentezlenen duygular grafiğini oluşturmaktadır.
Gelgelelim bu çağlardan duygular dramasının 21.yüzyıl etkilerine…
İşte tam bu etki noktasında 21. yüzyıl melodrama sunar. Böylece insan doğasının tüm duygusal karmaşasını çarpıcı bir üslupla siz değerli okuyucularla paylaşır. Böylelikle bir duygu anestezisi oluşturur.
21.Yüzyılın Melodraması Duygular
Melodram, insanoğluna acı veren ve onu altüst eden olayların oluşturduğu bir sinema türüdür. Bu olaylar kurgusal bir zemine oturtulurarak izleyiciye sunulur. Literatürde yer alan tanımın aksine melodramın günlük hayattaki hüzün ve acı grafiği daha sarsıcı etkilere sahiptir. Özellikle 21.yüzyıl melodraması insanoğlunun hızlı tüketim çılgınlığının paralelinde yer alan ”hızlı duygu tüketim” çılgınlığına davetiye çıkarmaktadır.
Bu çağda duygular hızla tüketilmektedir. Bu nedenle bu tüketimin meydana getirdiği bir birimlik artış, hüzün ve acı grafiğinde de bir birimlik artış oluşturur. Bu durum oran orantı durumunu karakterize etmektedir. Duygunun bu sarsıcı atmosferinde insan kimyasının materyalist düşünce akımına bağlılığı saf sevgi ve anlayışı yitirir. Ve yerini kaos, anarşi ve yalnızlık üçgenine olan bağımlılıpa bırakır. Böylece duygunun şekilsel mi yoksa zihinsel mi yaklaşım gösterdiği sorusuyla 21.yüzyıl melodramına bir cevap aranmaktadır. Eğer duygu bir şekil ile bağlantılıysa herkes duygu grafiğinde duygularını örttüğü maskesi ile öne çıkacaktır. Ancak duygu zihinsel bir faktördeyse, herkes zihinlerinin sorumlusu olacaktır. Duygu terazisinin 21.yüzyıl melodramında hangi tarafının ağır basmaktadır? Bu sorunun cevabı, kişinin kendi iç dünyasında oluşturduğu evrenle ortaya çıkacaktır.
Peki insanoğlu 21.yüzyılın melodramasında hangi evrende yaşamaktadır?
Zihinsel mi? Yoksa şekilsel mi? Hangi duygu evreninde yaşamaktadır insanoğlu?
Cevabı siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Bu yazı İnsanca Akademi editör ekibinden Simge Güney tarafından düzenlenmiştir.
Benzer içerikler için YouTube sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Cevap bırak